Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu, Türk devrimlerinin mimarı Mustafa Kemal Atatürk ve onunla birlikte hareket eden dava arkadaşları; kadını erkeği, genci, yaşlısı ile her kesimden insanın spor yapmasını sağlamak için büyük ve özverili adımlar atmışlardır. Toplumdaki genç nüfusunun büyük bir oranını savaşlarda kaybetmiş bir ulusun, yeniden doğarak sağlıklı ve güçlü yaşaması için bazı adımların atılması; Türk toplumuna yeni hedefler, yeni ufuklar konulması gerekiyordu. Atatürk ve arkadaşları bu süreçte, Türk milleti ve ulusun geleceği için her alanda yaptığı inkılap ve devrimlerle Türk toplumunu çağdaş ve uygar milletler seviyesine ulaştırmayı başarmışlardır. Bu devrimlerden biri de Beden Eğitimi ve Spor alanında yapılmıştır.
Atatürk'ün her konuda olduğu gibi, spor konusundaki görüşleri de çağdaş, günümüz şartlarıyla bağdaşan, kalıcı ve geçerli görüşlerdir. Atatürk, emanetinin yücelmesi ve Türk ulusunun gelişmiş batılı ülkeler düzeyine ulaşabilmesi için genç kuşağın bedenen, ruhen, zihnen, fikren, ahlâken ve ilmen iyi yetiştirilmesi gerektiğine inanmıştır. Bu nedenle Atatürk gençliğe, spor ve sporcuya büyük önem vermiştir. Bu önem Atatürk'ün sporcu kişiliğinden de kaynaklanmaktadır. Atatürk’ ün bilfiil yaptığı üç spor vardır; İstanbul’ a her gelişinde sık sık denize girerek, yüzmek, sandalla açılarak bol bol kürek çekmek, ata binmeye askerlik hayatında başlamış, ömrünün son yıllarına kadar fırsat buldukça vakit ayırmıştır. Spor branşları arasında güreşi çok sevdiği “benim en çok sevdiğim spor, güreştir” diyerek ata sporuna verdiği önemi ortaya koymakla birlikte Atatürk’ün güreş sporu yaptığını da açıkça ortaya koymaktadır. Atatürk “Türk milleti anadan doğma sporcudur. Henüz yürümeye başlayan köy çocuklarını bile harman yerinde güreşirken görürsünüz” sözü ile güreş sporunun Türklerin ata sporu olduğuna işaret etmiştir. Güreşi her yönü ile teşvik ettiği gibi sık sık güreş müsabakalarını da izlemekteydi. Atatürk başarılı olan Milli güreşçileri tebrik edip ödüllendirdiği gibi, onların galibiyeti ile heyecanlanır, büyük sevinç duyardı. Özel bir sevgi duyduğu ağır siklet dünya şampiyonumuz Çoban Mehmet'le bir müsabaka sonrası Florya'daki Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde şakalaşmış ve ona şöyle demişti:
-Sen herkesi kolayca yeniyorsun Mehmet, seninle güreş tutsak, beni de yenebilir misin?
- Çoban Mehmet'in cevabı; "Sizi bütün dünya yenemedi Paşam, ben nasıl yenebilirim?..." şeklindeydi.
Büyük Atatürk’ün, Çoban Mehmet'in bu cevabı karşısında duygulandığı ve kendisini alnından öptüğü bilinmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk çalışmanın ve gayret etmenin ancak sağlıklı bir bünye ile olacağını da çok iyi biliyordu. Atatürk, tüm dünya milletlerinin sporun öneminin farkında olduğundan, eğitim programlarını bunun üzere hazırladıklarını ve tüm yurttaşlarına spor yaptırmak istediklerini bildiği gerekçesiyle de tüm Türk ulusunun beden eğitimi ve spora yönelmesini istemiştir. Genel olarak Atatürk’ün spora bakışının sağlıklı ve zinde bir nesil yetiştirmek amacı olmakla birlikte O’nun sporcu kişiliğinden kaynaklandığını da söyleyebiliriz. Çünkü O, kalkınmanın, büyümenin ve bağımsız bir toplum olmanın çalışmak ve üretmekten geçtiğine inanıyordu.
Son olarak sözlerimi bitirirken; Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, spora önem veren bir devlet lideriydi. Atatürk, dünyada beden eğitimini ülkesinde mecburi kılan ilk devlet adamıdır. Atatürk'ün "Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur." sözü de spora verdiği önemi anlatır.
Bir gün değil; her gün saygı, minnet ve sonsuz şükranla ∞
Yazar:
Burcu KIVRAK
Spor Bilim Uzmanı