Kendine derinlemesine dal, sessiz kal.
Son zamanlarda dengenizi bozan nedir?
Bir bilgeye zehrin ne olduğunu sormuşlar.
Demiş ki:
İhtiyacımızdan fazla olan her şey zehirdir.
Fazla güç, fazla dinlenmek, fazla yiyecek, fazla üzüntü, fazla korku, fazla sakinlik, fazla öfke, fazla neşe, fazla nefret, hatta fazla iyi niyet…
Yaşamın özü ve şifası dengede kalabilmektir.
Bir şeyler ters ve yolunda gitmiyorsa belki de bir yerlerde dengeyi kaybettik.
Son zamanlarda yaşadıklarınızı bir gözden geçirin.
Hayatınızda fazla olan ne?
Ve bu fazlalık hayatınızı ve dengenizi nasıl bozuyor?
Yediğiniz yemeği, yemeğinizin tuzunu…
Çayın şekerini, kullandığınız eşyaları…
Harcadığınız parayı, boşa geçen zamanı…
Gözyaşlarını, kafaya taktıklarınızı...
Kıyafetlerinizi, kuruntularınızı…
Sağlıksız yemekleri, sosyal medyayı, TV izlemeyi, çok uykuyu, çok para harcamayı…
Gülümsemeyi, sevmeyi, hayal kurmayı…
Olumlu düşünmeyi, şükretmeyi, içtiğiniz su miktarını…
Çocuklarla geçirdiğiniz zamanı, teşekkür etmeyi, selâm vermeyi….
Özür dilemeyi, kitap okumayı, disiplinli olmayı…
Spor yapmayı, güzel söz söylemeyi, her iyi şeyi...
Olumsuz düşünmeyi, bahane üretmeyi…
Şikâyet etmeyi, ertelemeyi, rezil olma korkusunu…
Çekingenliği, onlar için yaşamayı, sigarayı, alkollü…
Evet, söylemesi kolay gibi görünüyor ama hayata geçirmek o kadar da kolay değil!
Hayatımıza geçiremediğiniz her bir tavsiyenin altında yapamıyorsak bilinç altımızda o konu ile kaçtığımız bir şey var.
Ya da tam ters bir inanç geliştirmiş olabiliriz.
Yanlış olduğunu biliriz ama kodlanmış inançlarımıza sıkı sıkı yapışır kalırız.
‘Bize iyi gelecek’ yanılgısına düşeriz.
Ve sonrasında pişmanlık yaşarız.
Bazen kendi kendimizi şöyle bir silkelemek, merkezimize çekmek iyi gelir.
Sessizlikte anlaşılır her şey ve sana neyin iyi geleceğini bulabilmek için kendine derinlemesine dal, sessiz kal.
Sessizlik kendini tanımanın ilk adımıdır.
Meditasyon yapmak için zaman ayır kendine...
Meditasyona oturduğunda, dikkatini dış dünyadan içeriye davet edersin.
İlk önce gürültülü bir kafa sesi ile karşılaşırsın.
Sen gene de sessizce oturmaya devam et.
Bir süre sonra zihnindeki düşüncelerin oradan oraya koşturmasının azaldığını göreceksin.
Ve o seslere kapılıp giden değil de izleyen olmak için nefesinden destek de alabilirsin.
Nefesine odaklanarak nefesini izle.
Nefesine müdahale etmeden olduğu gibi olmasına izin vererek izle.
Kendin için ayıracağın 15 dakikalık sessizlik ve meditasyon molaları sonucunda hayata karşı, kendine karşı bakış açını yumuşatır.
Ve dış dünyayı kafa sesinden çıkarak beş duyunla bilinçli farkındalıkla algılamaya başlarsın.
Kokuları, tatları, renkleri, nefesini...
Bedeninle, kendinle, doğayla, insanlarla ve olaylarla kurduğun temas ve ilişki değişmeye başlar.
Bilge iradenle tanışmış olursun, o bilir.
Onu duyabilmek ve hissedebilmek için biraz sessizliğe ihtiyacımız var.
O bize iyi gelecek olan kararı sessizce söyler.
Kararı sana bırakır.
Zorlamaz.
Neyi azaltman gerektiğini, neyi çoğaltman gerektiğini, neyi bırakman gerektiğini, sana iyi gelecek olanı sessizce söyler.
Yüksek sesle duyduğun ‘Bunu yapmalısın!’ diye direten egon ise sadece anda yaşayacağı hazzı ister ve daima hırslıdır.
Verdiği mutluluk geçicidir ve bazen de yıkıcıdır.
“Ben ne yaptım?” dediğin her anda bilge iraden ve iç sesin hayatını yeniden düzenlemek için her zaman oradadır.
İçeride…
Yazar: İkbal Kaya
Kişisel Gelişim Uzmanı