HEMEN MAGAZİN İZMİR'E ABONE OL!

RÖPORTAJLAR -- 8 November 2024

TÜRK VE YUNAN İLİŞKİLERİNDE ATATÜRK VE VENİZELOS

Magazinizmir
TÜRK VE YUNAN İLİŞKİLERİNDE ATATÜRK VE VENİZELOS

 26 Ağustos 1922 sabahı saat 05.30’da, Kocatepe’den Anadolu yaylasına güneş doğarken, birden, bir gök gürültüsü gibi topçu baraj ateşi başlar. Büyük Taarruz başlamıştı. Altı ayda geçilemeyeceği söylenen o ünlü Yunan siperleri Kalecik Sivri’si, Tınaztepe ve Belentepe aynı saatlerde ele geçilmiştir. Kocatepe’den savaş alanını gözeten Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Türk ordusunun başarısını sevinçle takip etmiş ve sabaha doğru harekete geçen süvari kolordusu, aşılmaz denilen dağları aşmış, Dumlupınar’ın doğusuna kadar ilerlemiştir.

27 Ağustos 1922 günü, Düşman işgalindeki Afyon’a giren Türk ordusunun bu ilerleyişi karşısında Yunanlılar, askerlerini Dumlupınar mevzilerine çekilme kararı almışlardır. Ani baskın şeklinde gelişen bu taarruz karşısında şaşıran Yunanlılar, bozguna uğrayarak, geri çekilmeye başlamışlardır.

30 Ağustos günü saat 14.00’de, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Türk Ordusu’na hücum emrini vermiştir. Gazi, Zafertepe’den bizzat yönettiği meydan savaşından sonra savaş sahasını gezerken, binlerce düşman cesedini birbiri üzerine yığılmış olarak görmüş ve bu korkunç manzara karşısında şunları söylemiştir:

“Bu manzara insanlığı utandırabilir. Fakat haklı vatan savunmamız için buna mecbur olduk. Türkler başka milletlerin vatanında böyle bir harekete kalkışmazlar.”

Savaş artıkları arasında yırtılmış ve terk edilmiş bir de Yunan bayrağını gören Başkomutan, eliyle bayrağın yerden kaldırılmasını işaret ederek, şöyle konuşmuştur;

“Bayrak bir milletin bağımsızlık işaretidir. Düşman da olsa hürmet etmek gerekir. Kaldırıp topun üzerine koyunuz.”

Türk Ordusu, İzmir’e doğru akarken, yanık köyleri görüp, katledilmiş köylülere bakmadan ilerlemektedir. Türk ordusuna intikam peşinde koşmayacağı talimatını veren Başkomutan, savaş devam ederken Yunan bayrağına özenle saygı gösterir.

10 Eylül 1922 günü, Muzaffer komutan, İzmir Valiliği’nin önündedir. Halka; “Bu zafer sizindir, milletindir” der. Atının kuyruğuna bağladığı Yunan bayrağını yerlerde sürükleyen Süvari Çolak İbrahim’i gören Gazi, emir çavuşu Ali Metin’le, ona şu haberi yollamıştır;

“Bayrağı yerde sürümesinler. Bu bizim adaletimize yakışmaz.” Bunun üzerine Yunan bayrağı atın kuyruğundan çözülmüştür.

Aynı gün, kalacağı İplikçizade Köşkü’nün önüne geldiğinde, yere serilmiş Yunan bayrağını gören Gazi, neden serdiklerini sorar. Görevli kadınlar ona, Yunan kralı Konstantin, bu konağa Türk bayrağını çiğneyerek girdiğini anlatırlar.

Muzaffer komutan;

O, geçmişte hata etmiş. Bir milletin bağımsızlığının sembolü olan bayrak çiğnenmez. Ben onun hatasını tekrar edemem” der. Bayrağı yerden kaldırtır ve konağa girer.

27 Ekim 1930 günü, ülkemize gelen Yunan Başbakanı Eleftherios Venizelos, Türkiye-Yunanistan Ticaret Antlaşmasını Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ile karşılıklı imzalarlar. Bu imza, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın yukarıda yazdığım 11 gün içinde Yunan bayrağına yaptığı saygının barış adına verdiği sonuçtur. Yunanistan Başbakanı Eleftherios Venizelos, 30 Ekim 1930 gecesi, eski düşmanının Cumhuriyet balosuna katılmıştır. Onlar, 9 Eylül 1922 tarihinde, yaşadıkları “Küçük Asya Felaketi”ni unutmadılar.

12 Ocak 1934 günü, Yunanistan eski Başbakanı Eleftherios Venizelos, kendisini askeri ve diplomatik alanda yenilgi üstüne yenilgiye uğratan Türkiye Cumhurbaşkanı Atatürk’ü ‘Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermiştir. Venizelos’un memleketi olan Girit’tin havaalanında bu konudaki videoları görünce, iki ülke adına dostluğun bozulmayacağına inandım. Günümüzde, Atatürk’ün “Yurtta Barış, dünyada Barış” söylevine çok ihtiyacımız var. Saygı ile…

 

Ahmet Gürel

ADD Genel Başkan Baş Danışmanı

FACEBOOK İLE BAĞLAN