İlk gün Patong Merlin Otel’de çekimlerimiz gerçekleşeceğinden uçaktan iner inmez öğle saatinde otele doğru yola koyulduk. Biz çekimlerin ardından uzun sohbet ve yemek molası verdik. Zaman bir hayli geçince otele uğramadan kendimizi Phuket’in en ünlü caddesi ‘’Bangla Walking Street’’E attık. Her yer striptiz barlar ile dolu. Merak edip içeriye girmenize gerek yok; zira her şey gözünüzün önünde. Kapı ve duvarları olmayan bu mekanda eşiniz, sevgiliniz ya da kız arkadaşlarınızla bile rahatça oturup bir şeyler içerek etrafı izleyebilirsiniz. Çünkü her şey çok olağan ve normal rutininde ilerliyor. Biraları evet leziz ama ‘’woow’’ diyemedim. Ama bizim Türkiye’deki bir mekanla kıyasladığımızda yüzde altmış kadar bir ucuzluğu var. Duvarları olmayan bu mekanlardaki sahnelerde sokağa dönük. Dolayısıyla bir mekana girmeden elinizdeki birayla cadde üzerinde çılgınca eğlenen insanlara eşlik ederek yürüyebilirsiniz.
Gastronomik olarak bu kadar geniş bir mutfağa sahip olan Tayland, sadece Tom Yum ya da Pad Thai’dan oluşmuyordu. Bu sebeple Patong Merlin Otel Yeme İçme Direktörü Mr. KRISDA CHUENCHITPISAIKUL ‘a ‘’geleneksel yemeklerinizden yapabilir miyiz?’’ dedim, ve harika iki reçete hazırladık. Yolunuz Phuket’e düşerse mutlaka bizlerin selamını iletin ve bu yemeklerden yemek istediğinizi söyleyin. Başka yerde konaklıyor olsanız bile restoranlarında yiyebilirsiniz.
Patong Merlin Otel, Patong sahili karşısında yer almaktadır. 8 dönümlük alanda dört yüzme havuzu, palmiye ağaçları, tropik bahçeleri arasında bulunmakta ve 448 odadan oluşmaktadır.
Dış çekim yapmak istediğimiz için gelmeden önce bizler için tropik bahçenin içerisinde açık mutfak kurulmuş ve Executive chef Mr. Apisak ile ‘’Phanga-Krabi-Phuket’’ ve ‘’The Old Thai Fried Rice (Khao Phad Rod Duan)’’ geleneksel yemeklerini hazırladık. Büyükannelerden kalan, unutulmaya yüz tutmuş reçeler olduğunu öğrenince insan duygusal bağ kuruyor. Her malzeme de Tayland’ın farklı yerlerinden geldiği için yemek isimleri de ona göre farklılık gösteriyor. Mr. Krisda’nın kendi elleriyle hazırladığı çorba ise harikaydı. Bizler için her biri ayrı ayrı çok kıymetli. İlgileri, güler yüzlülükleri, misafirperverlikleri, samimiyetleri ve paylaştıkları harika yemekler için çok teşekkür ederiz.
PHUKET TURLARI
Kesinlikle beş tam günün altında konaklamayın. Eğer ki Phuket’e bizim gibi öğle saatlerinde iniyorsanız zamanınızı boş geçirmemek adına hemen yarım günlük ‘’Fil Safari’’ turuna katılabilirsiniz.
James Bond Adası Turu
Otelde kahvaltı yapmaya fırsat bulamadan 07,30’da marinaya götürecek servis kapıya gelmişti. Phuket şehir merkezinden yaklaşık bir saat süren araç yolculuğu sonunda marinaya ulaştık. Tekneye binmenizle beraber size harita üzerinden bu tur kapsamında uğrayacağınız adaları tanıtıyorlar. Naka, Lawa, Panak, Hong, James Bond ve Panyee adalarına doğru yola çıkıyorsunuz. Bu tur kapsamında kanolara binip dev yarasalarla dolu aşırı nemli mağaraya giriyorsunuz. İlk başlarda her şey harika, tepede asılı kocaman yarasalar ve nemden yapış yapış olma durumları hariç elbette. İlerlediğiniz mağaranın gittikçe daraldığınız göreceksiniz ki o sırada size ‘’Devam etmek istiyor musunuz?’’diye soru gelecek. Adrenalin seven ben, ‘’Eveet’’ cevabından sonra 180 derece yatay durumuna geçmenizi istiyor ki, bu halde bile mağaranın tavanı yüzünüze değecek alçaklıkta. Oldukça ürperticiydi. Buradan ayrılıp tekrar tekneye dönüş yaptık ve diğer adalara doğru yola çıktık. Yüzme molası ardından küçük James Bond adasında tekrardan kanolarla yarım saatten fazla süren bir gezinti yaptık. Ardından gerçek James Bond adasının olduğu yere gidince büyülendik. Yemek olayı bu tur kapsamında açık büfe olarak sunuluyor. Ücretleri de sizin pazarlık yeteneğine, tur firmalarına, tekne özelliklerine göre 110 – 180 TL arasında.
Diğer gün ise tatilinizin ‘’İşte budur!’’ diyeceğiniz günü.
PHI PHI ADALARI
Phi Phi Adaları; Koh Phi Phi Don ve Koh Phi Phi Leh adalarından oluşan, Günay Tayland’da Andaman denizinde bulunan takımadalardır. Ko Phi Phi Don, daha büyük ve yerleşime açık olan bir adadır. Otelleri de günlük 50 TL’den başlıyor. Koh Phi Phi Leh adası ise daha küçük ve sadece günübirlik turlar ile ile ulaşım sağlanabiliyor.
Ertesi günü Phi Phi Adaları’na gitmek üzere gece uyumak için yatağa girdim fakat, gece boyu zihnimde The Beach filminden kuşbakışı bu adaların kareleri bir bir geçerken ‘’Porcelain - Moby’’ şarkısı kafamda çalmaya başlamıştı. Leonardo Dicaprio tüm dünyanı bu cennetten bir parça olan phi phi adalarına yönlendirdi demek yanlış olmaz.
Yalnızca sizin olduğunuz, hayalini kurduğum bu özel adanın tadını çıkarmak, harika kareler yakalamak için çok çok az bulunan özel bir tura biraz daha fazla ücret ödeyerek katılmaya karar vermiştim. Bir gece önceden Seyfettin beyin ‘’Selçuk bey, maalesef ki gelgitlerden dolayı sabah 5’deki ‘Private Sunrise Tour’ yapılamayacak.’’ demesiyle çok ciddi anlamda üzülmüştüm. Biz de herkes için yapılan ve çok kalabalık olan tura katılmak durumunda kaldık. 7,30 gibi bizi otelden aldılar ve Phuket’in doğusundaki marinaya bir saatlik yolculuk yaptık. Oradan da hızlı botlar ile bir buçuk saat süren sarsıntılı ve eğlenceli yolculuğa başladık. Aman dikkat! Yola çıkmadan en az otuz dakika öncesinden mide bulantısı önleyici haplardan mutlaka alın. Aksi halde daha denizin ortasında seyahat sizin için bitmiş ve zehir olacaktır.
Keyfim yerinde, heyecandan ve mutluluktan zehirlenmenin eşiğindeyim, teknede hızlıca yol alırken gene aklım The Beach filminde görüp hatırladığım o kareler yüzünden Porcelain – Moby şarkısına gitti. Zihnimde gün boyu ‘’replay’’ olacak şekilde ilk ‘play’ tuşuna basılmış oldu.
Bir buçuk saat sonunda takımadaların ilki olan Ko Phi Phi Don’a geliyor, Viking Adasında şnorkel molası veriliyor. Ardından fotoğraflarda yamaçtan manzarasını göreceğiniz adaya ayak basıyoruz. Burada mükemmel yemekler yemek ve palmiyelerle dolu bembeyaz pudra gibi kumlara sahip plajda yüzmek için mola veriyoruz. Ardın maymun adasına geçiş yapıyorsunuz. Gelgit durumuna göre ya teknede kalıyor ya da adaya çıkıyor ve yakın temas kuruyorsunuz. Biz Bali’de o yakın temas olayının fazlasını gerçekleştirdik.
Buradan da ayrılıp Leonardo Dicaprio’nun The Beach filminin çekildiği o büyüleyici adaya yani Ko Phi Phi Leh adasına hızlıca hareket ettik. Hızlanan botumuz aniden motoru durdurup yavaşladı ve küçük bir ağızdan içeri süzülmeye başladık. O koyu mavilikler birden açık mavi ve turkuaz renklerine dönmeye başladı. Aman Tanrım! İşte oradasın! Tam karşımda! ‘’MAYA BAY’’! Teknede 20 kişiydik birden sadece ben oldum, gözüm kimseyi görmedi. İnip tüm adayı keşfe çıktım, çıplak ayaklarla yürüdüm, ayağıma neler battı farkında bile değildim… Yüzdüm, yüzdüm, yüzdüm… Filmdeki gibi köpek balığına bakındım. Etrafı izledim durdum. Zaman dursun istedim, o an bitmesin. Bitti.
Biliyorum, gene görüşeceğiz.
Gündoğumunda.
Başbaşa…
Gitmeden önce iletişim kurun.
Tayland’lıların İngilizceleri sizleri ömür. Bir de Bangkok’ta bir acente bizi son akşam yüzüstü bırakmış, zar zor başka bir acente bulmuştuk. ‘’Olmadı başka bir gün’’ diyeceğimiz günümüz yoktu maalesef. Bali’de gene çok rahat, çok iyi İngilizce biliyorlar. Bu yüzden gene Türk bir turizmci olan Seyfettin Bey’i size önereceğim. Donanımlı, yönlendirici, kibar ve kolay iletişim kurulabilir kişidir. Ayrıca bizim gelgitlerden dolayı yapamadığımız ‘’Private Sunrise Tour’’u siz yapabilir; bütçenize göre otel, transfer, ne olursa olsun inanılmaz ilgi ve sıcaklığıyla sizinle ilgilenecektir. Size tatilinizi olabildiğince güvenli ve harika kılıyor.
Seyfettin Eren’e Facebook ya da İnstagram üzerinden ulaşabilirsiniz.
Facebook: Seyfettin Eren
İnstagram: @phuketrehberi
Telefon - WhatsApp: +66 90 490 2868