Yıllardır birlikte olduğunuz partneriniz ile bazen işler yolunda gitmeyebilir. Herkesin mutlu son beklediği ilişkiniz, bir ayrılık ile bir anda sonlanabilir.
Ani kavgalar, fikir ayrılıkları, sınır ihlalleri, aile uyuşmazlıkları, ihanetler, inatlaşmalar, güç savaşları, uyumsuzluklar ve sadakatsizlik gibi benzeri durumlar ilişkilerin bitme nedenleri arasındadır. Kendinize benzettiğiniz, ortak birçok yönünüz olduğunu zannettiğiniz ve hayranlık duyduğunuz partneriniz ile birden son durağa gelebilirsiniz. Geçirdiğiniz zaman, anılarınız, mücadeleleriniz, fedakarlıklarınız, hayalleriniz, iyi ya da kötü tüm yaşantılarınız birden çöp olmuş gibi hissedebilirsiniz.
Özellikle bir tarafın tam anlamıyla istekli olmadığı ayrılıklarda, kişiler ayrılık sonrası üzülmeyi reddedebilir. Bu kabullenmeyiş ile ayrıldıktan sonra da mutlu görünmek, acı çekmiyormuş gibi davranmak ve sanki uzun süredir aradığı özgürlüğe kavuşmuş gibi bir role girmek olağandır. Çünkü kişi ayrılıkla birlikte yasını da reddetmiştir. Kabullenilmeyen ve eksik yaşanan acılar evin ortasına oturmuş bir fili görmemeye benzer... Ayrılık sonrasında hızla değişen duygu durumu, ayrılık acısının hemen atlatıldığı ya da kişinin hiç üzülmediği anlamına gelmediği gibi bu üzüntünün bir süre yaşanması sağlıklıdır. Şöyle ki ölüm, ayrılık, boşanma, travma gibi tüm durumlarda bir kayıp vardır. Sevdiğiniz birini kaybettiğinizde, o kişiyi bir daha göremeyecek olmakla birlikte aranızdaki ilişki ve bu ilişkideki rolleriniz de sonlanmıştır. Boşanmalarda da benzer durum vardır. Yalnızca eşinizden ayrılmazsınız; aynı zamanda karı-kocalık rolünüz de yaşamını yitirir. Sadece bir insanın kaybı değil, herhangi bir travmatik durum yaşadığınızda bir nesne üzerinden de kaybınız olabilir. Arabanız çalındığında ya da cüzdanınız kaybolduğunda, nesnesel bir kayıp vardır. Her kaybın yaratacağı bir duygu vardır. Bu duyguyu atlamak, o duyguyu yok etmeyeceği gibi olur olmaz bir zamanda tekrar dirilmesini sağlayacaktır. Her kayıptan sonra mutlaka o kaybın yasının yaşanması gerekir, bu insani bir ihtiyaçtır.
Ayrılıkla son bulan ilişkilerde yaşananlar çöpe gitmez. Geçen güzel günlerin mutlaka yaralı deneyimleri ve mutlu anları olmuştur; zaman boşuna akmamıştır. Kötü günlerinizin de size kattıkları vardır; şuan ile önceki halinizin farkında mutlaka görevli olmuşlardır. Bu yüzden her ayrılık, üzüntüyü ve bastırılan duyguları yaşamayı hak eder.
Ayrılığın vereceği acıdan kaçmak, yok saymak ya da görmezden gelerek farklı hissetmeye çalışmak, halının altına tozu süpürmekten başka bir etki yaratmayacaktır. Yası belli bir süre yaşamak, bu yüzden gerekli ve olağandır. Ardından kabulleniş ve alışma evreleri gelecek, kişi toparlanmaya ve yeni düzeni oturtmaya başlayacaktır. Ancak bazı kişiler için yaşanması gereken yasın süresi uzayabilir. Bu durumda psikoterapi almak gerekir. Bastırıp biriktirmeden üzüntünün yaşanmasına izin vermek, acının daha hızlı geçmesini sağlayacaktır.
Her kaybın yaratacağı bir duygu vardır. Bu duyguyu atlamak, o duyguyu yok etmeyeceği gibi olur olmaz bir zamanda tekrar dirilmesini sağlayacaktır.