Her şey O'nunla Başladı...

O'nunla aydınlandı günler, geçmiş, gelecek.. Onunla hayat buldu Anadolu, toprak.. Onunla ışığa yürüdü bu halk, bu ülke.. Her şey O'nunla başladı.. O'nunla yürüyoruz, yürümeye devam edeceğiz..

Geçtiğimiz ay 29 Ekim'de Cumhuriyet'i yine hiç sönmeyen bir ateş, bir şenlik, kutlama, bayram edasında hep birlikte gururla ve umutla kutladık. Bu ay 10 Kasım'da ülkenin mimarı, büyük önder Ata'mız Mustafa Kemal'i, Atatürk'ü yine minnet ve özlemle gözyaşları içinde anıyoruz..

Adını taşıyan İzmir Atatürk Lisesi'nin tarihinde son erkek lisesi mezunlarından biriyim. 98 yılında okuldan ayrılırken de marşımızın şu satırları adımlarımıza eşlik etti, boğazımız yırtılana, sesimiz kısılana kadar bağırırken: "Gideceğimiz yolu Gazi'miz gösteriyor, Yaşasın Türk milleti, Yaşasın vatanımız." İşte bu yol Atatürk'ün çizdiği uygar milletlerin, çağdaş, aydınlık geleceğin yolu.. Yaşamın her anında her alanında Atatürk'ü anlayıp, yorumlayıp, bir kez daha görüyoruz ki öngörüsü yüksek, geleceği gören gerçek bir lidere sahip olduğumuz için aslında çok şanslıyız ve minnettarız.

Bu ay sizlerle biraz Atatürk'ün belki bir kısmını bildiğimiz, belki de çok duymadığımız yeme içme alışkanlıklarından ve O'nun dünya görüşü ekseninde Türkiye mutfak zenginliğinin nasıl her yerde bir klişe olarak dile getirilen: "Olması gerektiği yere" gelmesi konusunda neler yapılabilir, bunları kalemim ve bana ayrılan sınırlar yettiği kadar paylaşmaya çalışacağım.

Mustafa Kemal'in askeri eğitimi zamanından kalan alışkanlıklarıyla da olsa gerek, en sevdiği yemekler arasında kurufasulye pilav olduğu biliniyor. Pilav çoğu zaman bulgur ve bazen de pirinç pilavı.

Özel aşçılığını yapan Halit Atay'ın anlattıklarına göre, geceleri acıktığında peynirli omleti tercih edermiş. Yine kahvaltılarında da omleti sıklıkla sipariş eden Atatürk'ün sıcak servis edilmesi gereken yemekler konusunda soğuk geldiğinde geri gönderdiği ve omletini de böyle durumlarda sabahları sıklıkla geri gönderip sıcak bir omlet istediği Yine Atay'ın röportajlarından bilinmektedir. 

Çocukluk yıllarını Selanik'te ailesiyle geçiren Atatürk'ün sevdiği diğer bir lezzet de Selanik usulü Ispanaklı börek. Benim de çok sevdiğim ve annemin de sıkça evde yaptığı bu böreğin pratik tarifini de sizlerle paylaşıyorum denemek isteyenler için...
"Atatürk'ün sofrasından hepimizin ruhunda ve dimağında nice derin, tatlı ve ibret verici anılar, yaşama ve insanlığa dair, nice değerli dersler kalmıştır."
-Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Selanik Usulü Ispanaklı Börek Tarifi

"Ispanakların kökleri ayrılır, iyice yıkandıktan sonra suyu süzülür ve hafifçe sıkılır. Tencerede önce biraz soğan çevrilir, sonra ıspanaklar eklenir ve az yağda hafif ölünceye kadar çevrilir. Biraz karabiber ve kırmızı biber konur. Soğuduktan sonra beyaz peynir eklenir. Altı adet yufka, tepsiden biraz büyük olacak şekilde serilir. Önce üç kat yufka hafif büzerek tepsiye yayılır. Her birinin arasına tereyağı sürülür. Çok yağlı olmasın diye yağa biraz su katılır. Hazırlanan iç karışım ilk üç kat yufkanın üzerine yayılır. Kalan üç yufka da yine sulandırılmış yağ ile karışımın üzerine konur. Bu yufkaların üzerine de çırpılmış yumurta sürülür. Fırına verilmeden önce yufkalar kare şeklinde kesilir. Üstü kızarıncaya kadar 25-30dk pişirilir. Eğer kıtır börek istenmiyorsa, fırından çıkınca, üstü çok hafif suyla ıslatılır.

Not: Hazır yufka ile yapıyorsanız; 3 yufka için 250 gram yoğurt, üç yumurta, bir çay bardağı zeytinyağı çırpıp iç malzeme yerleştirilmeden önce yufkaya sürülür. Eğer kol böreği şeklinde yapmak isterseniz yufkalar yarım daire şeklinde ikiye bölünür, içi konulduktan sonra yuvarlanarak tepsiye yerleştirilir." Afiyet olsun.