Benim ikizler, bir yaş daha almanın sevincini yaşarken beni de bir korkudur sardı. Yaşları gereği yükselen hormonal değişiklikler kendini ciddi oranda hissettirmeye başlaşmıştı ve liseye başlamaları, yeni okul, yeni arkadaşlıklar gibi pek çok kaygının da önüne geçmişti. Terrible two ile başlayan çocukluk şimdi kendini delikanlı olma yolundaki değişikliklere teslim etmişti.
Bir anne için sabrın ve sakinliğin en çok zorlandığı sınavdan geçmekti ergenlik. Üstelik benim sınavım benzerlerinin 2 katı... Bir ergenin sorunlarıyla baş edilemezken ben iki ergenle yani iki delikanlıya yetmeye çalışıyorum.Bir yandan onların kendini keşfine tanıklık ederken bir yandan da kendi kendime bir sınav veriyorum. Bireysel kimliklerini geliştirirken sizinle sıkça çatıştıkları, kurulan cümlelerin asla yeterli olmadığı, ikna edilemedikleri, üstelik sizi beğenmedikleri bir sınav dönemi bu dönem. Ancak bilmeliyiz ki kazanan olmayacak bu dönemde, kendini geliştiren olacak.
Okuduğum tüm yazılı belgeler öncelikli olarak fiziksel değişimlerden bahsediyor. Evet bedensel olarak büyüyorlar. Sığamadıkları giysiler, küçük gelen yatak değiştirilince odalarına ya da banyo dolaplarına yeni malzemeler eklenince sorun çözülüyor. Peki ya kesin reçetesi olmayan ve bizi en çok zorlayan ruhsal olan değişim? İşte bu bölümde en büyük rol bize düşüyor. “Çarşı her şeye karşı” ruh hallerini biraz sabır ve sukünet ile karşılamak gerekiyor. Sizi ve sınırlarınızı öyle zorluyorlar ki “Bizanslılar ne yaşamış ki?” diyesiniz geliyor.Olsun bizde geçtik bu durumlardan annelerimize sorsak neler anlatacaklar.
Birbirleriyle yaşadıkları her psikolojik savaşta annelik görevimin pasif dinleme olması gerektiğini biliyor ve uygulamaya çalışıyorum. Her beğenisizlikte, her şikayette mahkeme salonunda buluyorum kendimi.Beni de hakime çevirdikleri yetmiyormuş gibi kararımı da benim yerime belirlemekten geri kalmıyorlar. Oysa ben şikayet kimden gelirse gelsin gerçekleri görsem dahi taraf tutmamam gerektiğini çok iyi biliyorum. Ben ne hakim ne de jüri olmalıydım. Ben sadece ve sadece “yaz kızım Sinemis” rolünde olmamın en doğru duruş şekli olduğunu tecrübeyle öğreniyorum hergeçen gün. Acemilik dönemlerimde bir taraf için adil bir kurtarıcı olurken diğer tarafa ”hep zaten o haklı,ben hep haksızım’’ cümleleri ile bertaraf edildim ve çıkarıldım mahkeme salonunda.
Bazen bizi küçükken taşıdıkları, o çok sevdikleri battaniye ya da küçük yastıkları olarak görüyorlar bence. İstedikleri zaman kollarının altında koklayarak kucaklıyorlar, istedikleri zaman da yere atıp kenarda unutuveriyorlar bizi. Günün sonunda da kucaklayıp sarılarak uykuya dalıyorlar. Size ufak bir tavsiye yanı başınızda ya da acil durumlarda “camı kırınız” yazan kutunun içinde bebeklik minnoş resimleri ya da video görüntüleri olsun ki hemen açıp onlara bakın. Hatırlayacağınız minik halleri size mutluluk verecek, bebek kokuları burnunuzda tüttüğünde kendinizi sakinleşmiş olarak bulacaksınız, süper yöntem bence denemeye değer!
Şartlı seviyorlar bazen sizi: ders çalışmak, kitap okumak, yemek yemek... Öyle bir zorluyorlar ki sabrını dayan dayanabildiğin kadar. Tabi hiç mi bizde de asfalyalar atmıyor? Atmaz olur mu! O zaman da çil yavrusu gibi ortadan kaybolup iki dakika sonra, anne akşam ne var yemekte, deyip hiçbir şey olmamış gibi devam edebiliyorlar.Süper ortam sakinleşti. Med-cezir gibi kişilikleri var. Öfke patlamaları, değişen karakterler… Sağlam kuşak çatışması var aramızda bu dönem çocuklar ile. Eskiden bizi gözle idare eden annelerimiz mümkün değil bu z kuşağına etki etmiyor. Onlar bizi alt ediyor. Zaten bocaladığımız kısım da bu bence. Biz ailemizden ne gördüysek üzerimizde etkili olan, onlara da onu uygulamaya çalışıyoruz ama nafile, sökmüyor onlarda,Biz de başka yöntem deneriz…
Büyüyoruz,büyüdük,çocuk değiliz artık ama ben çok özlüyorum o hallerini,keşke hep minik kalsalar…
Çocuklarımı çok çok çok iyi anlıyorum ve çok teşekkür ediyorum bana asla sınırları aşan zorluk yaşatmadıkları için.Hiçbirzaman kocaman Seni Seviyorum cümlesinden vazgeçmedikleri için.Bu bir gelişim süreci üçümüzde bunun farkındayız,hepberaber değişiyoruz.Koşulsuz sevgimiz birbirimize her daim devam edecek.Biz ebeveyn olarak onlara her daim yol gösterici olacağız, ışık olacağız,sıkıca ellerini tutacağız ve beraber yürüyeceğiz.Her zaman istediğiniz gibi olamasam da çocuklarım bana güvenin, ben size sonsuz güveniyorum kalbimi ısıtan canım oğullarım…