İzmir; ilk kurşundan sonra son kurşunun da atıldığı bir kenttir. 17 Şubat 1923 günü başlayan ve 4 Mart 1923 gününe kadar devam eden, Türkiye’nin bir ilki olan “Türkiye İktisat Kongresi”, İzmir’de Hamparsumyan’a ait incir işleme deposunda gerçekleşmiştir. Günümüzde “İzmir İktisat Kongresi” adıyla da anılan kongrenin, “Kurtuluş Savaşı”nın bitişinden 5 ay sonra ve Lozan görüşmelerinin devam ettiği günlerde neden yapıldığını inceleyelim.
20 Kasım 1922 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde başlayan barış görüşmelerini ve orada tüm dünyaya karşı ne mücadele verildiğini anımsayalım. Lozan’daki görüşmelerde kapitülasyonların kalkmasını devamlı isteyen, Türkiye Baş delegesi İsmet Paşa’ya Lord Curzon şöyle yanıt vermiştir:
“Siz medeni devletlerin hukuk sistemine sahip değilsiniz, o halde Adli Kapitülasyonlar kalmalı. Sizle bir iktisadi anlaşma yaptığımız zaman, sizin bir iktisat kanununuz yok, mecelle (fıkıhtan yeni hayata uygulanmış medeni kanun bölümleri) ile bu iş yürümez.”
“Türkiye’nin imza edeceği en iyi antlaşma budur. Eğer imza etmezse, Türkiye düşünsün! Asya’nın görünmez derinliklerinde kaybolur!” Sözlerine karşılık, İsmet Paşa kararlı bir şekilde mağrur Curzon’a şu karşılığı vermiştir:
“Memleketi esirliğe mahkûm eden bir belgeye imza koyamam.”
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın aşağıdaki söylemlerinden, Türk tarafının “kapitülasyon ve esirlik” konusundaki kararlılığını bir kez daha göreceğiz:
“Kapitülasyonlar bir devleti mutlaka bitirir. ...Türkler, kapitülasyonun devamının kendilerini pek az zamanda ölüme sürükleyeceğini anlamışlardır. Türkiye esir olarak mahvolmaktansa, son nefesine kadar mücadeleye ve savaşmaya karar vermiştir.” Kazandığı zaferleri Lozan’a tescil ettirmeye gelen Türk heyetinin kararlı tutumu, Lozan görüşmelerinin 4 Şubat 1923 tarihinde kesilmesine neden olmuştur.
23 Nisan 1923 tarihinde tekrar başlayacak olan Lozan görüşmelerine kadar, “Türkiye İktisat Kongre”sinde alınan Yeni Türkiye’nin iktisadi politikasını belirleyecek kararları izleyelim. Kongreye; tüccar, sanayici, işçi ve çiftçi kesiminden seçilen 1135 delege katılmış ve kadınlar da bu kongrede temsil edilmiştir. Kongrenin organizasyonu İktisat Bakanı Mahmut Esat (Bozkurt) Bey’in sorumluluğunda yürütülmüştür. Kongre Divan Başkanlığına, toplantıya Manisa temsilcisi olarak katılan, Kazım (Karabekir) Paşa seçilmiştir.
TBMM Başkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa “Türkiye İktisat Kongre”sine eşi Latife Hanım’la birlikte gelerek, yaptığı tarihi konuşmayla kongre çalışmalarını başlatmıştır. Konuşmasında; verilen Milli Mücadele’den sonra Yeni Türkiye’nin iktisat mücadelesinin kazanılması ve milli ekonominin temelinin atılması konusunu ele almıştır. Gazi Mustafa Kemal’in kongrede, bugün içinde geçerli olan iktisat konusunda söylediklerinden bir bölümü anımsayalım;
“Bir ulusun doğrudan doğruya hayatı ile ilgili olan, o ulusun iktisadıdır. Tarihin ve deneylerin yoğunlaştırdığı bu gerçek bizim ulusal hayatımızda ve ulusal tarihimizde tamamen belirmiştir. Gerçekten Türk tarihi incelenirse yükseliş, çöküş nedenlerinin iktisat sorunlarından başka bir şey olmadığı derhal anlaşılır. Tarihimizi dolduran zaferlerin yahut bozgunların tümü iktisat durumumuzla bağlantılı ve ilişkilidir. Yeni Türkiye’mizi layık olduğu yüksek düzeye ulaştırabilmek için iktisadımıza birinci derecede ve en çok önem vermek zorundayız. Zamanımız tamamen bir iktisat döneminden başka bir şey değildir.”
Gazi’nin bu konuşmada verdiği önemli en önemli mesaj aşağıdadır:
“Ulusal egemenlik, iktisadi egemenliğe dayanmalıdır. Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça sonuçsuz kalır.”
Türkiye İktisat Kongresi’nin bitişinde açıklanan Ekonomik And (Misak-ı İktisadi) yurdun her yanında okunmuş, dükkânların ve evlerin uygun yerlerine asılmıştır. Haberlerde okunan, basılan her kitabın ilk sayfasında yer alan Ekonomik And, ekonomik bağımsızlığın temeli olan esasları da belirlemiş oluyordu. Türkiye İktisat Kongresi’nin bitiminde yapılan Ekonomik And açıklamasıyla, Batılı devletleri 4 Şubat’ta ara verilen Lozan Barış Görüşmelerinin 23 Nisan’da yeniden başlayacağını bildirmeleri gecikmemiştir. Lozan Barış Antlaşması 24 Temmuz 1923 günü imzalanmış ve 28’nci madde hükmüne göre, kapitülasyonlar kaldırılmıştır.
Emperyalist ülkelere karşı tüm Anadolu’nun kanı ve canı pahasına verdiği mücadeleyle kazandığı “Kurtuluş Savaşı”ndan sonra, bu kez de kuruluş mücadelesi olarak, iktisadi savaşın kazanılması hedeflenmiştir. Türkiye İktisat Kongresi’nde alınan Yeni Türkiye’nin iktisadi kararları, duran Lozan Barış görüşmelerinde Türkiye’nin önünü nasıl açtığını bir kez daha görmüş olduk. Lozan Barış Anlaşmasının imzalanmasıyla, Anadolu’da verilen bağımsızlık savaşının iktisadi zaferlerle nasıl taçlanacağını bir kez daha anımsadık. Ekte verilen, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın kongrede yaptığı konuşma özetini ve Ekonomik And’ı okuyunca, kulluktan fertliğe, ümmet toplumundan ulus devlete nasıl geçtiğimizi gururla hatırlayalım. Günümüzde Ulus devlet yerine federasyon özlemiyle yananlara, yukarıda yazılanları ve de Cumhuriyet tarihini okumalarını öneriyorum. Bu konuda gaflet ve dalalet içinde olanlara ülkesini seven, ulus devletten yana olan, şehit ve gazilerini hiçbir zaman unutmayanlar asla izin vermeyecektir.
17 Şubat 2019
İzmir; ilk kurşundan sonra son kurşunun da atıldığı bir kenttir. 17 Şubat 1923 günü başlayan ve 4 Mart 1923 gününe kadar devam eden, Türkiye’nin bir ilki olan “Türkiye İktisat Kongresi”, İzmir’de Hamparsumyan’a ait incir işleme deposunda gerçekleşmiştir. Günümüzde “İzmir İktisat Kongresi” adıyla da anılan kongrenin, “Kurtuluş Savaşı”nın bitişinden 5 ay sonra ve Lozan görüşmelerinin devam ettiği günlerde neden yapıldığını inceleyelim.
20 Kasım 1922 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde başlayan barış görüşmelerini ve orada tüm dünyaya karşı ne mücadele verildiğini anımsayalım. Lozan’daki görüşmelerde kapitülasyonların kalkmasını devamlı isteyen, Türkiye Baş delegesi İsmet Paşa’ya Lord Curzon şöyle yanıt vermiştir:
“Siz medeni devletlerin hukuk sistemine sahip değilsiniz, o halde Adli Kapitülasyonlar kalmalı. Sizle bir iktisadi anlaşma yaptığımız zaman, sizin bir iktisat kanununuz yok, mecelle (fıkıhtan yeni hayata uygulanmış medeni kanun bölümleri) ile bu iş yürümez.”
“Türkiye’nin imza edeceği en iyi antlaşma budur. Eğer imza etmezse, Türkiye düşünsün! Asya’nın görünmez derinliklerinde kaybolur!” Sözlerine karşılık, İsmet Paşa kararlı bir şekilde mağrur Curzon’a şu karşılığı vermiştir:
“Memleketi esirliğe mahkûm eden bir belgeye imza koyamam.”
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın aşağıdaki söylemlerinden, Türk tarafının “kapitülasyon ve esirlik” konusundaki kararlılığını bir kez daha göreceğiz:
“Kapitülasyonlar bir devleti mutlaka bitirir. ...Türkler, kapitülasyonun devamının kendilerini pek az zamanda ölüme sürükleyeceğini anlamışlardır. Türkiye esir olarak mahvolmaktansa, son nefesine kadar mücadeleye ve savaşmaya karar vermiştir.” Kazandığı zaferleri Lozan’a tescil ettirmeye gelen Türk heyetinin kararlı tutumu, Lozan görüşmelerinin 4 Şubat 1923 tarihinde kesilmesine neden olmuştur.
23 Nisan 1923 tarihinde tekrar başlayacak olan Lozan görüşmelerine kadar, “Türkiye İktisat Kongre”sinde alınan Yeni Türkiye’nin iktisadi politikasını belirleyecek kararları izleyelim. Kongreye; tüccar, sanayici, işçi ve çiftçi kesiminden seçilen 1135 delege katılmış ve kadınlar da bu kongrede temsil edilmiştir. Kongrenin organizasyonu İktisat Bakanı Mahmut Esat (Bozkurt) Bey’in sorumluluğunda yürütülmüştür. Kongre Divan Başkanlığına, toplantıya Manisa temsilcisi olarak katılan, Kazım (Karabekir) Paşa seçilmiştir.
TBMM Başkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa “Türkiye İktisat Kongre”sine eşi Latife Hanım’la birlikte gelerek, yaptığı tarihi konuşmayla kongre çalışmalarını başlatmıştır. Konuşmasında; verilen Milli Mücadele’den sonra Yeni Türkiye’nin iktisat mücadelesinin kazanılması ve milli ekonominin temelinin atılması konusunu ele almıştır. Gazi Mustafa Kemal’in kongrede, bugün içinde geçerli olan iktisat konusunda söylediklerinden bir bölümü anımsayalım;
“Bir ulusun doğrudan doğruya hayatı ile ilgili olan, o ulusun iktisadıdır. Tarihin ve deneylerin yoğunlaştırdığı bu gerçek bizim ulusal hayatımızda ve ulusal tarihimizde tamamen belirmiştir. Gerçekten Türk tarihi incelenirse yükseliş, çöküş nedenlerinin iktisat sorunlarından başka bir şey olmadığı derhal anlaşılır. Tarihimizi dolduran zaferlerin yahut bozgunların tümü iktisat durumumuzla bağlantılı ve ilişkilidir. Yeni Türkiye’mizi layık olduğu yüksek düzeye ulaştırabilmek için iktisadımıza birinci derecede ve en çok önem vermek zorundayız. Zamanımız tamamen bir iktisat döneminden başka bir şey değildir.”
Gazi’nin bu konuşmada verdiği önemli en önemli mesaj aşağıdadır:
“Ulusal egemenlik, iktisadi egemenliğe dayanmalıdır. Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça sonuçsuz kalır.”
Türkiye İktisat Kongresi’nin bitişinde açıklanan Ekonomik And (Misak-ı İktisadi) yurdun her yanında okunmuş, dükkânların ve evlerin uygun yerlerine asılmıştır. Haberlerde okunan, basılan her kitabın ilk sayfasında yer alan Ekonomik And, ekonomik bağımsızlığın temeli olan esasları da belirlemiş oluyordu. Türkiye İktisat Kongresi’nin bitiminde yapılan Ekonomik And açıklamasıyla, Batılı devletleri 4 Şubat’ta ara verilen Lozan Barış Görüşmelerinin 23 Nisan’da yeniden başlayacağını bildirmeleri gecikmemiştir. Lozan Barış Antlaşması 24 Temmuz 1923 günü imzalanmış ve 28’nci madde hükmüne göre, kapitülasyonlar kaldırılmıştır.
Emperyalist ülkelere karşı tüm Anadolu’nun kanı ve canı pahasına verdiği mücadeleyle kazandığı “Kurtuluş Savaşı”ndan sonra, bu kez de kuruluş mücadelesi olarak, iktisadi savaşın kazanılması hedeflenmiştir. Türkiye İktisat Kongresi’nde alınan Yeni Türkiye’nin iktisadi kararları, duran Lozan Barış görüşmelerinde Türkiye’nin önünü nasıl açtığını bir kez daha görmüş olduk. Lozan Barış Anlaşmasının imzalanmasıyla, Anadolu’da verilen bağımsızlık savaşının iktisadi zaferlerle nasıl taçlanacağını bir kez daha anımsadık. Ekte verilen, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın kongrede yaptığı konuşma özetini ve Ekonomik And’ı okuyunca, kulluktan fertliğe, ümmet toplumundan ulus devlete nasıl geçtiğimizi gururla hatırlayalım. Günümüzde Ulus devlet yerine federasyon özlemiyle yananlara, yukarıda yazılanları ve de Cumhuriyet tarihini okumalarını öneriyorum. Bu konuda gaflet ve dalalet içinde olanlara ülkesini seven, ulus devletten yana olan, şehit ve gazilerini hiçbir zaman unutmayanlar asla izin vermeyecektir.
17 Şubat 2019