HEMEN MAGAZİN İZMİR'E ABONE OL!

Merve Savaşkan

Önce Barışın Sonra Cinsellik Yaşayın

Magazinizmir

İlk seansa çift terapisine gelen kişiler genellikle cinsellik dışında problemlerle çeşitli ilişki şikayetleri ile terapiye başvurduğunu görmekteyiz. Terapide cinsellik sorulduğunda ise kaçamak ya da üzeri kapalı cevaplar almaktayız. Ancak seanslarda çift değerlendirirken en önemli unsurlardan biri de cinselliği de değerlendirmektir. İlişkinin bir parçası olan cinsellikte eşler birbirleri ile her tartışma sonucunda yatak odalarını kullanmaya başlıyor. Eğer ilişkileri iyi gidiyorsa cinsel hayatları da sağlıklı; iyi gitmeyen, anlaşamayan ya da tartışmalı tripli döngüsel bir ilişki mevcutsa cinselliği keserek cezalandırma ya da doğrudan yatak odalarını ayırarak kazanç sağlama peşinde olabiliyorlar. Oysa bizler kişilere yatak odasının bir barışma ya da küsmeyle şekillenecek bir oda olmadığını göstermeye çalışıyoruz. 

Cinselliğin kalitesini çiftlerin tartışmalarının belirlememesi gerekiyor. Bu durumda en önemli etkenlerden birisi, kişilerin tartışma sonucu birbirleriyle iletişimi bozulduğunda tabiri caizse küstüklerinde birbirleriyle önce konuşup sonra barışmaya ya da önce sevişip sonra barışmaya çalışmalarıdır. Eş ile sürekli anlaşmak zorunda olunmadığı gibi ancak küsseniz; önce barışabilmeli sonra ise konuşmanız gerekiyor. Barışmayı bilmeyen kişiler ise cinselliği kullanarak bu durumu atlatmaya çalışabiliyorlar. Dolayısıyla kişilerin bu dengesi karıştığında cinselliği barışma malzemesi ya da küsme malzemesi haline getirebiliyorlar. Bu durumu özellikle cinsellik bir görev haline getirmiş çiftlerde görmekteyiz. Belli bir rutini karşılayan cinselliğin aksatılması kişilerde etki yaratarak barışma ödülü olarak görülmektedir. Oysaki cinsellik evliliğin ve ilişkinin bir parçasıdır.  Kişilerin cinsel ilişki ve cinsel temastan karşılıklı zevk almaları cinsel hayat kalitesini artıran esas husustur. Özellikle cinsel isteksizlik çiftlerin birbirleri ile olan ilişkisinin yolunda gidip gitmemesine göre şekil alabiliyor. Cinsel isteksiz olan taraf karşı tarafa da kaliteli bir cinsel ilişki yaşatamadığından kişiler cinsel anlamda uzaklaşma yaşayabiliyorlar. Cinsel isteksizliği azaltma da ise kişinin hormonal bir problemi yoksa özellikle, kişilerin cinselliği bir görev olarak görmemeleri, birbirleri ile cinsel iletişim kurabilmeleri, cinselliği konuşabilmeleri ve kavgalarının sonucu olarak cinselliği kullanmak yerine önce barışıp sonra cinsel ilişkiye girmeleri önem taşımaktadır. Cinsel isteksizliğin azaltması için, kişiler ilişkileri normal giderken birbirleriyle cinselliği konuşabilmeleri, cinsel ilişki kalitelerini puanlamaları ve nelerin puanı yükseltebileceği hakkında konuşarak birbirlerini eleştirmek paylaşımda bulunmaları etkilidir. Aynı zamanda kötü giden bir evlilik cinselliği etkilediği gibi; kötü giden bir cinsel hayat da evliliği etkilediği unutulmamalıdır. 

İlk seansa çift terapisine gelen kişiler genellikle cinsellik dışında problemlerle çeşitli ilişki şikayetleri ile terapiye başvurduğunu görmekteyiz. Terapide cinsellik sorulduğunda ise kaçamak ya da üzeri kapalı cevaplar almaktayız. Ancak seanslarda çift değerlendirirken en önemli unsurlardan biri de cinselliği de değerlendirmektir. İlişkinin bir parçası olan cinsellikte eşler birbirleri ile her tartışma sonucunda yatak odalarını kullanmaya başlıyor. Eğer ilişkileri iyi gidiyorsa cinsel hayatları da sağlıklı; iyi gitmeyen, anlaşamayan ya da tartışmalı tripli döngüsel bir ilişki mevcutsa cinselliği keserek cezalandırma ya da doğrudan yatak odalarını ayırarak kazanç sağlama peşinde olabiliyorlar. Oysa bizler kişilere yatak odasının bir barışma ya da küsmeyle şekillenecek bir oda olmadığını göstermeye çalışıyoruz. 

Cinselliğin kalitesini çiftlerin tartışmalarının belirlememesi gerekiyor. Bu durumda en önemli etkenlerden birisi, kişilerin tartışma sonucu birbirleriyle iletişimi bozulduğunda tabiri caizse küstüklerinde birbirleriyle önce konuşup sonra barışmaya ya da önce sevişip sonra barışmaya çalışmalarıdır. Eş ile sürekli anlaşmak zorunda olunmadığı gibi ancak küsseniz; önce barışabilmeli sonra ise konuşmanız gerekiyor. Barışmayı bilmeyen kişiler ise cinselliği kullanarak bu durumu atlatmaya çalışabiliyorlar. Dolayısıyla kişilerin bu dengesi karıştığında cinselliği barışma malzemesi ya da küsme malzemesi haline getirebiliyorlar. Bu durumu özellikle cinsellik bir görev haline getirmiş çiftlerde görmekteyiz. Belli bir rutini karşılayan cinselliğin aksatılması kişilerde etki yaratarak barışma ödülü olarak görülmektedir. Oysaki cinsellik evliliğin ve ilişkinin bir parçasıdır.  Kişilerin cinsel ilişki ve cinsel temastan karşılıklı zevk almaları cinsel hayat kalitesini artıran esas husustur. Özellikle cinsel isteksizlik çiftlerin birbirleri ile olan ilişkisinin yolunda gidip gitmemesine göre şekil alabiliyor. Cinsel isteksiz olan taraf karşı tarafa da kaliteli bir cinsel ilişki yaşatamadığından kişiler cinsel anlamda uzaklaşma yaşayabiliyorlar. Cinsel isteksizliği azaltma da ise kişinin hormonal bir problemi yoksa özellikle, kişilerin cinselliği bir görev olarak görmemeleri, birbirleri ile cinsel iletişim kurabilmeleri, cinselliği konuşabilmeleri ve kavgalarının sonucu olarak cinselliği kullanmak yerine önce barışıp sonra cinsel ilişkiye girmeleri önem taşımaktadır. Cinsel isteksizliğin azaltması için, kişiler ilişkileri normal giderken birbirleriyle cinselliği konuşabilmeleri, cinsel ilişki kalitelerini puanlamaları ve nelerin puanı yükseltebileceği hakkında konuşarak birbirlerini eleştirmek paylaşımda bulunmaları etkilidir. Aynı zamanda kötü giden bir evlilik cinselliği etkilediği gibi; kötü giden bir cinsel hayat da evliliği etkilediği unutulmamalıdır. 


Yazarın Diğer Yazıları
FACEBOOK İLE BAĞLAN