3. günün sonu, 3 gündür günde 9 saat hiç durmadan konuşuyorum,
Üst üste verdiğim eğitimler; Kişisel Algı Yönetimi, Özmotivasyon, Özimaj ile Markalaşma,
Anlatıp duruyorum.
Yepyeni insanlar, yepyeni enerjiler, gülümseyen gözler.
Her bir katılımcıdan yine yeni yeniden öğrenmenin keyfi, tüm yorgunluğumu alıp götürüyor.
Anlattığım konular dönüp dolaşıp kendin olmaya, kendi “iyi”ni bulmaya ve kendi kendine kurduğun diyaloğu geliştirmeye varıyor.
Birçok konuda birbirimizden o kadar farklıyız ki duruşumuzdan, görüşümüze, görünüşümüze, her birimizin farklı izi, enerjisi var.
Farklılıklarımız beni şaşırtmıyor, keyifle seyrediyorum.
Şaşırdığım bazı konulardaki benzerliğimiz.
En şaşırdığım ise içimizde kendimizle nasıl da aynı kelimelerle konuştuğumuz.
İçimizdeki o eli sopalı mürebbiyenin bas bas bağıran sesi, farklı tınıda ama aynı baskınlıkta konuşuyor;
Yine olmadı-Neden hep aynı şeyleri yaşıyorum-onların hatası- yine beni buldu-zaten karşıma hep böyleleri çıkar-bende şans olsa- ya tam yap ya hiç yapma-keşke böyle yapsaydım...
Bu her şeyi çok bilen, sürekli yakınan, her zaman haklı çıkmak için uğraşan, EGOnun YARGILAYIcı sesi!
Ne zaman bir başlangıç yapmak istesek, ne zaman farklı bir yola niyetlensek, komfor alanını ne zaman zorlasak, işte bu eli maşalı EGOlu ses çın çın çınlamaya başlar.
Bir başkasına söylemeyi aklınızdan bile geçirmeyeceğiniz sözcükleri kendimiz için arka arkaya sıralar, bir de uslu uslu dinleriz.
Neden en çok Ego'yu duyuyoruz?
Çünkü aklımızca kendi kendimizi kotumaya alıyoruz.
Daha önce yaşananlardan sözde dersler çıkarıp, aslında kurban rolüne takılıp kalıyoruz.
Ben bu eli sopalı, sevimsiz iç sesimle hesaplaşmaya karar verdim. O ne söylese onun söylediğini çürütüyorum. Bazen daha gerçekçi bazen daha pozitif bazen daha neşeli oluyorum. Şaşırtıyorum onu!
Beklemediği anlarda gülümsüyor, beni en zorladığı anlarda hallederiz diyorum.
Beni sıkıştırmaya çalıştığı yeri beğenmiyor, kendime alan yaratıyorum.
Başka seçeneklerim de var- ne öğrenirim- doğru olan ne-nasıl daha farklı olur-yapabildiğimin en iyisi-hata yapmaya izin veriyorum, diyorum.
Yargılayana karşılık öğrenen yanımı
Ego'ya karşı Özbenliğimi kucaklıyorum.
Kendimizle konuştuğumuz dili düzeltmeden hedeflerimize yürümemiz ya mümkün olmayacak ya da yolda her geçen gün daha çok canımız acıyacak.
Kendimize vereceğimiz her izin her teşekkür her gülümseyecek sözcük, yolumuza aydınlık olarak dönecek.
Eli maşalının sesini kısma vakti çoktan gelmedi mi?