Bacaklardaki toplardamar bozuklukları, insanlığın yaşadığı en eski hastalıklardan biridir. Varis, özellikle bacaklarda yüzeysel toplardamarların kalıcı bir şekilde genişlemesi, belirgin ve kıvrıntılı hale gelmesidir. Varisler neden oldukları kötü görüntü ile hastaları rahatsız eder. Buna ek olarak, bacak ağrısı, şişlik, ağırlık hissi ve gece krampları gibi yakınmalara da yol açarak yaşam kalitesini olumsuz etkilerler.
2000’li yılların başına kadar klasik varis ameliyatı, varislere yönelik tek girişimsel tedavi yöntemi olarak uygulanmıştır. Ameliyat yani cerrahi operasyon; enfeksiyon riski, ciltte iz kalması, genel ya da spinal anestezi uygulanması, ameliyat sonrası gece hastanede kalma gerekliliği gibi nedenlerle ideal bir tedavi yöntemi değildir. Son olarak, ameliyat sonrasındaki ilk günlerde hasta konforu pek iyi olmadığı için hastanın günlük aktivitelere ve işe geri dönme süresi de beklendiği kadar kısa değildir.
Bu nedenlerle, zaman içerisinde klasik varis ameliyatına alternatif ‘ameliyatsız varis tedavileri’ geliştirilmiş ve giderek daha yaygın şekilde uygulanmaya başlanmıştır. Bu teknikler arasında; damar içi lazer ya da radyofrekans, tıbbi yapıştırıcı, mikrocerrahi ve skleroterapi yer alır. Tekniklerin ortak özellikleri, varis tedavisinin daha az invaziv olması ve değişen hasta beklentilerini karşılayacak şekilde evrim geçirmeleridir. Eskiden klasik varis ameliyatını her koşulda kabul eden hastaların, günümüzde kendilerini tedavi edecek doktorlardan beklentileri giderek değişmekte ve artmaktadır. Bu beklentiler arasında; işlemin sadece lokal anestezi ile ve kısa sürede yapılması, aynı gün taburculuk, işlemin dikişsiz olması ve sonrasında iz kalmaması, işlem sonrası günlerin konforlu olması, mümkün olan en kısa sürede rutin günlük aktiviteler ve işe dönebilmek sayılabilir.
Varislerin günümüzde modern tedavi yöntemleri, yukarıda bahsedilen hasta beklentilerine ek olarak estetik açıdan da iyi sonuç elde etmek amacındadır. ‘Estetik fleboloji’, toplardamar bozuklukları ve varislerin, cerrahi kesi olmaksızın ve iz kalmadan tedavi edilmesine yönelik yöntemleri içerir. Tedavi öncesinde hasta ile yakınmaları konusunda karşılıklı konuşulur ve hastanın tıbbi öyküsü alınır. Ayrıntılı bir bacak toplar damar ultrasonografi (renkli Doppler) incelemesi yapılarak varisin kaynağı saptanır. Bu bilgiler ışığında hastaya özel bir tedavi planı hazırlanır. Tedavi genellikle aşamalı olmalıdır. Tedavinin aşamalı olması hastanın iyiliğinedir ve daha üst düzey estetik sonuçlara ulaşmayı olası kılar. Estetik flebolojide tıbbi fotoğraf dokümantasyonu çok önemli bir unsurdur. Bu amaçla, varis tedavisi uygulanacak her hastanın poliklinik odası ya da bu amaçla özel oluşturulmuş bir odada, aynı arka fon, aynı açı, aynı ışık ve aynı hasta pozu ile standart tıbbi fotoğrafları çekilmelidir. Bu işlem öncesinde hastadan yazılı ve imzalı onam formu alınır. Bu fotoğraflar tedavi öncesi ile sonrasını karşılaştırmak amaçlı kullanılır ve bilgisayar ortamında hasta arşivinde saklanır.
Sonuç olarak; Estetik Fleboloji, ameliyatsız varis tedavi yöntemlerini uygulayarak ideal estetik sonuçlara ulaşmayı hedefleyen yeni bir alt uzmanlık alanıdır. Varisleri için tedavi olmak isteyen ve sonuçlardan estetik beklentisi yüksek olan hastaların Estetik Fleboloji alanında spesifik olarak çalışan doktorlara başvurması uygun olacaktır. Tedaviyi uygulayacak doktorun bu alanda deneyimli olması estetik sonuçların başarısını önemli oranda etkilemektedir.
Hepinize sağlıklı ve güzel görünen bacaklarla hareketli bir yaşam dilerim.