İnsanın kendisini bilmesi, bulunduğu yeri fark etme yetisi, çevresinde olan biteni algılaması bilinç sayesinde gerçekleşir. Bilinç yeryüzündeki yaşamı yönetmemiz ve evrenle iletişime geçmek için gereklidir. Bilinç gelişime açıktır ve yükselmek için çabalar. Yüksek bilinç, arzularından arınmış, farkındalığı artmış ve maddesel boyutun ötesini deneyimlerken, evrensel bilgi akışının parçası olmayı başarmış bilinç halidir. Bu bilinç haline sahip birey, yüksek varlık enerjisine yani güçlü ruhsal enerjiye sahip olur.
Ruh ile bilinç aynı şey değildir, birbirinden farklı kavramlardır. Ruh, nefsin yani bilincin gerekçesidir. Bu ayrımı yapmak önemlidir, çünkü bilincin tam karşılığı nefstir. Bedenin varlık enerjisinin elektromanyetik yansıması olan ruh, bilincin kazandığı bilgi ve deneyimle titreşir ve frekansını belirler. Bilinç ise ruha kazandırdığı enerji ile bireye tekamül yolunda eşlik eder ve hakikate ulaşmasında rol oynar.
Ruh, akıl ve beden dengesini korumak bilincin yani nefsin sorumluluğundadır. Maddesel boyutun illüzyonuna kapılarak arzularından öteye gidememiş, farkındalığı düşük bir bilinç, akıl ve beden dengesini kuramadığı için aklına ve bedenine zulmeder. Bunun sonucu olarak düşük frekansa sahip olan ruh, üst boyutları deneyimleme fırsatını kaçırırken, alt boyutlarda karşılaştığı duygular olan kaybetme korkusu, öfke, nefret, hüzün ve acı ile akıl ve beden sağlığını tehlikeye sokar.
Yüksek bilinç hali yani arzularından arınmış bir nefs şifaya kolayca ulaşır. Çünkü maddesel boyutun ötesini görürken, akıl ve beden dengesini kurmuş, yükselen varlık enerjisiyle titreşimini arttırmış ve üst boyutları deneyimlemeye başlamıştır. Olumsuz duyguların yerini ise sevgi, şefkat, sabır, iyilik ve doğruluk almıştır. Bu duygular bedene şifa vererek, bireyin beden sağlığını korur. Yüksek bilinç halinde bireyin adeta gözündeki ve kulaklarındaki perdeler kalkar ve maddesel boyutun ötesindeki gerçeği deneyimlerken, varlığından haberdar olmadığı yeteneklerini ve daha önce hiç kullanmadığı duyularını canlandırarak açığa çıkarır. Bilinen beş duyunun ötesini deneyimleyen arınmış bilinç böylece insan olmanın erdemini kolayca kavrarken, kaybettiği zaman için evrenden af diler ve hakikat için şükretmeye başlar.