İran’a 22 yıl önce ilk gittiğim zaman, kaldığım dönem bir Nevruz’a denk gelmişti. Eşimle yeni evliydik ve benim için yepyeni bir keşifti onun kültürü. Sokaklarda satılan sepetlerdeki filizlenmiş çimlerden ve Japon balıklarından tutun, pasajlarda kurulu sunak gibi rengarenk masaların üzerindekilerin her biri bana çözmek için verilen bilmece gibiydi. Her adımda sürekli fotoğraf çekiyordum.
Bu arada evlerde Nevruz’dan 40 gün önce başlayan hazırlıklardan sonra yaklaşık 2 hafta önce de Haft Sin / Yedi S denilen ayrı bir sofra kurulur ve üzerine Farsça alfabesindeki “Sin” ile başlayan 7 malzeme koyulur. Her birinin de anlamı vardır. 7 sayısı, yaradılışın 7 gününü sembolize eder.
- Sabzeh/ Çimlendirilmiş buğday, çim veya mercimek: Toprağın bereketini ve yeniden doğuşu
- Sib / Elma : Güzelliği
- Serke / Sirke : Sabrı
- Sir / Sarımsak : Sağlığı ve İlacı
- Sonbol / Sümbül : Baharı ve yeniliği
- Somak / Sumak : Şafak vakti rengini
- Senjed / İğde : Sevgiyi
- Samanou / Buğdaydan yapılan helva gibi bir tatlı : Zenginliği
Sembolize eder.
Bunların yanında da bir Kuranı Kerim, şamdan, Japon Balığı, ayna, metal para, boyalı renkli yumurta ve çerez de olur. 21 Marta denk geldiği için hem Ekinoks olarak gece ve gündüzün eşitlenip sonrasında gündüzlerin uzamaya başladığı gün olarak da önemlidir. İran için takvimde ilk gündür. Neredeyse en büyük ve en uzun tatilleri olarak 21 Mart’ı kutlarlar. Herkes daha çok tatil bölgelerine, uzaklardaki akrabalarına gider veya yurtdışı turlarına katılarak yaklaşık 2 haftalık tatillerini bu şekilde değerlendirirler.
Nevruz yalnız İran’lılar tarafından kutlanmaz. Bu çok kadim kültürlerden bu yana Azeriler, Kürtler, Zazalar, Anadolu Türkleri, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Türkmenler, Tacikler, Özbekler, Kırgızlar, Karakalpaklar, Kazaklar tarafından da geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramı olarak uzun zamandır kutlanır.
Yazılı olarak ilk kez 2. yüzyılda Pers kaynaklarında geçer Nevruz Bayramı. Herhangi bir inanç veya dinle ilgili bir ritüel olmasa da Zerdüştlerin kültüründe ve Firdevsi’nin destanı olan Şahname’de de Haft Sin Sofrası’ndan bahsedildiği bilinir.3000 yıllık bir gelenek olarak kurulan bu rengarenk masa ve neşeli bayram zamanları, insanların yaşadıkları en mutlu günlerdir İran’da.
Bizim evde de Annemiz o güne özel harika yemekler pişirir ve tüm aile fertleriyle birlikte eski bayramlara ait anılar eşliğinde sofralar donatılıp yemekler yeriz. Sonra da Anne ve Baba, saati geldiğinde Haft Sin masasının başına geçerler ve tüm çocuklarla torunlar onların önünde sıraya gireriz. Teker teker hepimiz gelen yeni baharı ve bayramı onları öperek kutlarız. Babamız bankadan yeni çektiği paralardan birer birer Anneye verir, onun iyi dilek ve imzasıyla parayı, Kuran’ın bir sayfasına açıp koyar ve uzatır. Bu, kimsenin harcamayıp yalnızca cüzdanında bereket olarak saklayacağı bir uğur parası olarak kalacaktır.
Bu ritüeli ilk gördüğümde çok değişik gelmişti. Eril ve dişil enerjilerin bütünlenmesi ile bolluk ve bereketle ele gelen para olarak değerlendirmiş ve binlerce yıl öncesinden kurulan bu düzene hayran kalmıştım.
Sonra araştırmaya başladığımda okuduklarım beni şaşırtmaya devam etmişti. Bunlardan bir kısmını sizinle paylaşabildim yalnızca, çünkü daha ne öyküler var tarihte ne öyküler…
Sonuçta 2010'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3000 yıldan beri kutlanmakta olan Pers kökenli bu şenliği, Dünya Nevruz Bayramı ilan etmiştir. 28 Eylül - 2 Ekim 2009 arasında Abu Dhabi'de hükümetler arası toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu, nevruzu Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi 'ne dahil etmiştir. 2010'dan başlayarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 21 Mart'ı "Dünya Nevruz Bayramı" olarak kabul etmektedir.
Kim bilir, belki bir gün tüm milletler bu bayramı en güzel dileklerin dünyanın iyiliği için ekileceği Baharın İlk Günü olarak kutlayacaklardır.
Nevruz Bayramı Kutlu Olsun.