HEMEN MAGAZİN İZMİR'E ABONE OL!

Ahmet Gürel

19 MAYIS 1919, “ATATÜRK’Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI”

Magazinizmir

Mustafa Kemal Paşa, 1927 yılında, Meclis’te Nutuk’u okumaya; “1919 senesi Mayıs’ının 19’uncu günü Samsun’a çıktım” cümlesi ile başlamıştır. O gün, “Millî Mücadele”nin fiilen başladığı gündür. O, Anadolu’nun kara tarihini nasıl değiştireceğini önceden kendi kafasında belirlediğini ve İstanbul’da kaldığı 6 ay sürecinde, bu kararını arkadaşlarıyla paylaştığını biliyoruz. 

Bu yıl ki, 19 Mayıs 1919’u anma makalemi; O’nun, Sivas’ta arkadaşı Kılıç Ali’ye anlatımıyla başlamayı düşündüm. O, 16 Mayıs 1919 günü, İstanbul’dan ayrılışını ve Bandırma vapuru ile seyahatini şöyle anlatır; “Ben düşündüğüm programımı Şişli’deki evimin bir köşesinde oturarak ve bir takım önemsiz kişilerle görüşerek uygulamaya inanmadığım içindir ki doğrudan doğruya milletle temasa geçmek istedim. İçindeki cevheri çok iyi bildiğim ve çok sevdiğim milletimizle birlikte hareket etmeyi çok daha faydalı, hatta çok lüzumlu gördüm. Senelerden beri ızdırap içinde bulunan Anadolu’nun varlığına karışmak elbette ki daha akıllıca bir düşünceydi. Bundan dolayı 3. Ordu Müfettişliği’ne tayinimi çıkarttım ve deniz işletmesinin küçük bir vapuruna binerek karargâhımla birlikte alelacele yola çıktım. Bazı dostlarım bana İngilizlerin yolda gemiyi batırması ihtimali olduğunu söyledikleri halde kulak asmadım, kıymet vermedim. 

Hareket ettiğimiz gece, Karadeniz’de büyük bir fırtınaya yakalandık. Korkunç bir fırtına! Küçük vapur bazen direncini kaybediyor, sulara dalıp gidecek gibi görülüyordu. Bir aralık kaptan köprüsüne çıktım. Kaptana ‘Nasıl bir rota takip ediyorsunuz’ diye sordum. Kaptan bana; ‘Muntazam bir rota takip etmek imkânı yok. Allaha sığındık, gidiyoruz’ deyince; ‘Niçin böyle gidiyoruz diye sordum.’ Kaptan; ‘Paşam, hareket için iki gün evvel emir verdiler. Gemiyi gözden geçirdim. Birçok noksanları vardır. Kalkamam dedim. Fakat kimseye dinletemedim. Pusulası yok, paraketesi bozuk, bu vaziyette rota söz konusu olabilir mi? Cevabını verdi.’ Paşa bize bunları anlattıktan sonra şunları ilave etti; 

‘Bizi böyle bir gemi ile yola çıkarmak bir cinayetti ve amaç bir ölüme göndermekti. İstanbul’daki temaslarımdan, gizli çalışmalarımdan ürken, endişeye düşen Ferit Paşa hiç şüphesiz ki bu cinayeti bilerek seçmiştir.” 

Gerçekten de Paşa, bu görüşünde yerden göğe kadar haklıydı. Nitekim Samsun’a ayak basar basmaz kendisine verilen telgrafta; “Tekrar İstanbul’a bir an evvel geri dönmesi” isteniyordu. Paşa İstanbul’dan Anadolu’ya geçişini Kılıç Ali’ye anlatırken, gözleri parlayarak bütün heybetiyle memleket için tek kurtuluş yolunun milli birliğin korunması olduğunu ve içinde yaşanılan felaketlere bu birlikte direnerek, milletin ancak bu sayede kurtulabileceğini, milletle beraber mutlaka bu amaca ulaşacağı görüşünü belirtmiştir. Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas Kongreleri, Ankara’ya geliş, BMM’nin açılışı ve Milli Mücadelenin başlaması ve 1212 günlük hasretten sonra, İzmir’in ve vatanın işgalden kurtuluşu…

“1919 senesi Mayıs’ının 19’uncu gününü”, Samsunlular, 1938 tarihine kadar ''Gazi Günü'' adıyla yerel bir bayram olarak kutlamışlardır. 20 Haziran 1938'de çıkarılan bir kanunla, o özel gün; “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kabul edilmiştir. 19 Mayıs 1919 anmasını günümüzde ise; “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutluyoruz. 

O, çok güvendiği gençlere, çeşitli ortamlarda seslendiğini ve Cumhuriyet’i onlara emanet ettiğini biliyoruz. Atatürk’ün, Türk gençliğine olan güven duygularını tekrar anımsayalım. 

18 Mart 1923 günü, Gazi Mustafa Kemal Paşa, Tarsus’ta, güvendiği Türk gençliğine şöyle seslenmiştir; “Muhterem gençler, hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır. Galip olmak, mağlup olmak. Size Türk gençliğine terk ettiğimiz ve bıraktığımız vicdani emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız…”                                                                        

30 Ağustos 1924 günü, Gazi, Dumlupınar’da zafer anıtını temelini atarken, çok güvendiği gençlere Cumhuriyeti şöyle emanet eder; “Gençler! Cesaretimizi kuvvetlendiren ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz.” 

O, 1927 yılında, okuduğu “Gençliğe Hitabesi”nde, gençliğe yine önemli görevler verir:                                                                                          “Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk İstiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir…” 

1927 yılında, Gazi, eğitimin ve kalkınmanın temeli olarak gördüğü öğretmenlere, şöyle seslenir;                           “Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın olumlu fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.” 

1933 yılında ise gençliğin uyması gereken kuralları şöyle açıklar; “Gençliğin çalışkan, duyarlı ve milliyetçi yetişmesi esas dileklerimizdendir. Gençlik her türlü faaliyetlerinde Cumhuriyet kanunlarına ve Cumhuriyet kuvvetlerinin usul ve kurallarına uymaya da dikkatli olmalıdır.” 

26 Mart 1937 günü, Atatürk, Ankara’da eğitim gören, Bursalı gençlerin düzenlediği gecede şunları söylenmiştir; “Sizler yani yeni Türkiye’nin genç evlatları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere, yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği gayeye, bizim yükselme idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. Biz de bunu görmekle bahtiyar olacağız…” Aynı yıl gençlere şöyle veda eder; “Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum.”

Atatürk, Cumhuriyet’i, devrimleri ve gelecekteki ülkesi adına tüm emellerini Türk gençliğine emanet ederken, onların buna sahip çıkacağını çok iyi biliyordu. 19 Mayıs 1919, “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı”nızı kutluyorum.

19 Mayıs 2021

Ahmet Gürel     

Atatürk Araştırmacısı

 


Yazarın Diğer Yazıları
FACEBOOK İLE BAĞLAN