HEMEN MAGAZİN İZMİR'E ABONE OL!

Berna Alakuştekin

Düştüğümüz İkilikten, Kurtuluşumuz İyilikten

Magazinizmir

K’dan Y’ye geçiş hali. Hep geçiş, her an değişim, fark etme bu fark edilişte idrakın zihne girmesi ve fikrin zikrin bir hali. Çok çaba gösterdiğim, epeyce çalıştığım ve çalışmaya devam ettiğim. Yol uzun elbette.

Geçtiğimiz gün bir yerde okudum. Fremdschamen ( fremd:yabancı / schamen : Utanma) bu kelime başkası adına utanma anlamına geliyor. Başkası bir hata yaptığında, onun adına başından kaynar suyun dökülme hali. Bir dönem bu hali oldukça sık yaşayan, sıkılandım. Tamamen üzerimden atamasam da yoğun bir çalışmadayım. Bu duygumu en son ne zaman yaşadım diye düşündüm. Başkalarının kusurlarını "Senin iyiliğin için" diye söze başlayanlarda hissettiğimi hatırladım. Karşısındakinin yarasını kanatanlar için… Gereksiz bir sınır ihlali, şefkatsiz bir dil. İkileme düşüp iyilik halinden uzaklaşma... Ah bu K ve Y arasındaki ince çizgi, bir o kadar dev duygu... Kendisi için, kendi bildiğini kendi duygusunu hissettirmek için söylenen kelime Senin İyiliğin İçin... 

Hayır, hayır kendin için, bendeki yarayı ortaya çıkarmak için, mahcup edip, şefkatsiz halinde iyi görünmek için... Ettiği kelimede kanattığı yarayı bilmeme umursamama hali... 

"Oysa hiç bir yara çirkin değildir. Her yara bir öğretmendir bilmiyorlar. O yara benzer şeyleri yaşayanların umudu olabilir. Yara izi ölmedim, ben kurtuldum demektir." diyor, Chris Cleave.

Benim utanma halim ise bunu bilmedikleri için değil bilmek istemedikleri için. Çünkü bu yüksek doz ikilik içeriyor. Kalp bilir ki, mesele bununla çözülmüyor.

Kendi yaranın, gözüne gidip oturabilmek ve orada sakince kalabilmek. Ve insanın kendi üzerine çalışması, kendini tamir etmesi o tamirat sonrasında, sen zaten başkalarına çok iyi gelmeye başlayacaksın ve o an; İ(K)İLİK  / İ(Y)İLİK olacak...

Bir; NAOMİ SHİHAB şiiri anlatır belki de anlatmak istediklerimi...

İYİLİK

İyiliğin ne olduğunu iyice anlamak için,

Önce bir şeyleri kaybetmelisin,

Geleceğinin bir anda nasıl dağıldığını hisset,

Bir tutam tuz gibi yavan çorba da.

Avucunda tuttuğun, senin addedip, dikkatle sakladığın her şey,

Hepsi uçup gitmeli ki bilebilesin.

Manzaranın nasıl da kasvetli olabileceğini şefkatli topraklar arasında.

Nasıl da yaşayıp gidiyorsun otobüsün hiç durmayacağını sanarak, sanki mısır ve tavuk yiyen yolcular sonsuza kadar camdan bakacaklar.

İyiliğin nazik ağırlığını öğrenmek için önce gitmelisin beyaz pançolu kızılderilinin ölüsünün yol kenarında yattığı yere.

O ölünün sen olabileceğini hissetmelisin, o adamın bir hayatı olduğunu gece boyu planlar içinde yolculuk yaptığını ve onu da basit bir nefesin hayatta tutmuş olduğunu anla.

İyiliğin içimizdeki en derin şey olduğunu kavramadan önce, en derin diğer şeyin keder olduğunu anlamalısın.

Kederle uyanmalısın sabahları

Kederle konuşmalısın ta ki sesin keder yumağının ucunu yakalayıncaya ve sen kumaşın büyüklüğünü fark edinceye kadar.

İşte o zaman, artık anlamı olan tek şeydir iyilik, sadece iyilik bağlar bağcıklarını ve seni her gün hayatın içine, ekmeğe bakmaya yollar.

Sadece iyilik kaldırır kafasını dünyanın kalabalığından.

“O benim, senin arayıp durduğun” diye seslenir,

Ve seninle her yere gider bir gölge veya bir arkadaş gibi.


Yazarın Diğer Yazıları
FACEBOOK İLE BAĞLAN