Bu sabah
Berrak, metal, masmavi bir gökyüzü gelip
Tıklattı penceremi
Kirpik diplerimden doğdu yeni şafak
İçimin ve evimin sürgülü kapıları açıldı ardına dek
Evde biriktirilmiş bütün antidepresanlar çöpe atıldı
Suskun kırgınlıklarım tebessümlerime hapsedildi
Sonra,
Sonra ince çerçeveli gözlüğümü yerleştirip gözlerime,
Aynada, yaşlanmış gezegenimi seyrettim bir müddet
Yüzümün coğrafyasındaki ovaları, girinti çıkıntıları yokladım
Parmak uçlarımla
Sonra çektim yüzüme gül tebessümümü
Islığımda Rodrigo’dan mini Gitar Konçertosu…
Ayaklandı ardından ayaklarım
Soğuk havaya rağmen,
Toplayıp içimin bütün mavilerini attım kendimi ıssız sokaklara
Yolda,
Saati başkasına sorup sırıtanlar,
Üfürükçüler, varoşçular,
Aylaklar, nemelâzımcılar, taşralılar, öğrenciler
Kol geziyor âdeta
Şaştım kaldım doğrusu bunca kalabalığa
Ve dikdörtgen dudaklarından bunca anlamsız
Sözlerin sokağa sarkmasına…
Hürriyet sebil buralarda
Üzüldüm
Kopup kayboldu bende saatler gene
Gene bülbülü ağlattım içimde
Gene soldurdum içimin yeni açan lâlesini
Harfsiz, imlâsız bir mektubun hitamı gibiyim şu an
Yok yok!
Daha çok kırık ünlem gibiyim köreltilmiş gözlerimde
Kırık ünlem gibi
Gene bu günün yalnızlarından olacağım galiba
Başım düştü önüme
Alev tükürüyorum
Sözlerimin tadı yok
Afacan cinler çarpıyor şu an cümlelerimi
Cümlelerim çokça travma
Gün dönüyor yüzünü
Darmadağın olmuş soluğuma değiyor akşamın alacası
Sahi! Kim saklandı özlemimin ardına?
Kimin avuçlarında hapis hasretimin sancısı
Kimin avuçlarında???
Offfff!
Yorgunluğumun başı çarpıyor bulutlara
Başım duman duman lâcivert
Ve bir oratoryo curcunası
Şimdi açım:
Sarılmaya,hıçkırıklar içinde boğulmaya,
Bütün tenimle ve ruhumla sevilmeye,
Dövüşmeye,sevişmeye…
Açım,aç…
Ah sevgili ah!
Yine yasak harflerle yazıyorum şiirimi
Mimiklerime gizleyerek özel kelimelerimi iliştiriyorum
Hep yazıyorum
Ama doluyum şu an
Çok dolu
Ve ağlamak istiyorum
Gizlenip bir köşede,içime ağlamak istiyorum
Beklentilerime, beklemelerime, ağaç olmalarıma
Ağlamak istiyorum
Ama gözlerim
Gözlerim hiç kutlanmamış nevruz
Oysa ben, nevruzları sevdim
Hep sevdim
Tıpkı mavileri sevdiğim gibi
Ve gönlümün en ücrâ köşelerinde hep biriktirdim
En azgın yaralarımın depreştiği,
En gri gecelerimde,
En mor gündüzlerimde bile hep nevruzları biriktirdim
Mavi biriktirdiğim gibi yüreğimde
Sen…
Ama sen koyup gittin
Artık Halikarnas Balıkçısı’da yok,
O da öldü
Süleyman’da küstü hayata
Peki,
Peki kim sahiplenecek şimdi geride kalan mavileri?
Turgut Uyar yetişemez ki her yere!
Kim sahiplenecek mavileri
Kim???
Ve rüzgâr geldi
Bana hayattan kesitler sunan vakitli vakitsiz rüzgâr…
Rüzgâr, bazı akşamüstlerinde jilet gibi cümlelerimi keser
O esnalarda susarım
Penceremde batamaz güneş suskunluğumdan utanarak
Mavilerim yırtılır boylu boyunca esişinde
Şimdi gene yalnızım
Yalnız…
Ah yalnızlık ah!
Yalnızlık sessizliğin içinde esir sestir
Sessizliğe dokunabilen yalnızca yalnızlıktır
Şimdi bütün yalnızlıklarımda zaman
Dikenli tellerle çevrili mavi bir ütopyadır
Peki,
Peki kim sahiplenecek şimdi geride kalan mavileri?
Turgut Uyar yetişemez ki her yere!
Kim sahiplenecek mavileri
Ben yalnızlığımda kaybolurken,
Kim???
02:57…24 mart 2020 gece yalnızlıklarım