Eski arkadaşlıklar… Hani siz, siz değilken belki ergenlikte belki çocukluğunuzda yakaladığınız o anlatılmazlar anları paylaştığınız, belki de şu halinizin az çok temellerini atan, doğal, çocuksu en içten duyumsadığınız, duygularınızı korkmadan sergilediğiniz, siz büyürken büyüme sancılarını beraber yaşadığınız geçmişte kalan yol arkadaşlarınız. Hatıralarınızda, hatırınızın ister istemez yanına düşen insanlarımız. Çocukluğumuzda bağlılığını fark etmediğimiz ama büyüdükçe anlam kazanan, derinleşen beraberliklerimiz. Çocukluk ya da okul yıllarından beri geçmişi maziye dayanan dostluklardan bahsediyorum.
Büyümek zor... Akıllanıyoruz. Bencilleşiyoruz.
Büyüyoruz. İnsanlar büyüyor. Okullar büyüyor. Sayılar büyüyor. Egolar büyüyor.
Alışverişlerimiz artık bilyeler ve oyuncaklarla değil maddi manevi çıkarlarla yürüyor.
Büyüdükçe değişiyoruz. Bu değişim rüzgârında arkadaşlarımızda değişiyor. Ve bazıları daha da değişiyor. Hayatın engebeli çizgisinde çok sevdiğimiz, tanıdığımız, arkadaşlıklarımız, dostluklarımız tanımadığımız birer ego canavarına dönüşüyor.
Çocukluk, ergenlik, olgunluk derken bir anda, yıllardır gözünüze batmamış, farkındalığınız, zaten o zamana kadar dostluğuna da yakıştıramadığınız hırsları, kıskançlıkları, tutkuları ezmeye başlıyor sizi.
Bir bakıyorsunuz zaten bir elin üç parmağı kalan insanlarınız, bir bir kopuyor vücudunuzdan, duygularınızdan, geçmişinizden, sonraki yaşayacaklarınızdan...
Üzülmek mi? Hayır! Hayal kırıklığı bütün bedeninizi ele geçiriyor o zaman. Aldatılmışlık, kandırılmışlık hissi üzerinize karabasan gibi çöküyor. Hani sevgiliniz aldatsa bu kadar kızmazsınız, bu kadar harcanmazsınız. Bu kadar aptallaştırılamazsınız!
Önce bir öfke kaplıyor her yanınızı sonra bir panik. Görüşemesek de diyorsunuz kendi kendinize, her şeyimi anlatabildiğim üstelik de beni anlayabildiğini bildiğim bir insanım vardı, çocukluk günlerim vardı onun üzerinde. Şu an bile koklayabildiğim geçmiş günlerim vardı, yara izlerim, sırlarım, ilk sevdiğim, ilk mastürbasyonum, heyecanlarım vardı…
Kim gelecek O’nun yerine. Kimin ellerine vereceğim geçmişimin ayak izlerini şimdi…
O andan sonra yaşlanmaya başlarsın işte. Görüşemesen bile her şeyini anlattığın, çok sık görmesen bile kalben bağlı olduğun dostluğunu bırakır ve geçmişin tozlu raflarında, eski albümlere göz gezdirircesine dolaşırsın artık...