Kalbimde bir Mustafa Kemal…
Evet! Kalbimde. Sadece kalbimde mi? Hayır…
Her yerde Mustafa Kemal Atatürk. Ve her On Kasım’da olduğu gibi kalbim sızlayarak anıyorum Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü.
Çocukluğumuzda bizlere öğretmenlerimiz ve antrenman yaptığımız spor salonları hep şunu hatırlatırdı; “Ben sporcunun zeki, çevik aynı zamanda ahlaklı olanını severim” bu sözü tekrar ederek benliğimize kazıyarak büyüdük. Akıl başa gelince ne demek istediğini daha bir kavrıyor insan. Zamanında öğretmenlerimin bana söylediği bu sözü şimdilerde öğrencilerime ben söylüyorum. Söylemekle kalmayıp; okullarda ve antrenman ortamlarında kafayı kullanıp zekayı devreye sokmanın bir sporda ne denli önemli olduğunu, spor ve ahlak vurgusunu yaparak adil bir şekilde müsabık olmanın ne denli önemli olduğunu anlatıyoruz. Ne mutlu ki bizlere bu değerlere sahip çıkıyoruz çıkmaya da devam edeceğiz.
Mustafa Kemal Atatürk, spora önem veren bir devlet lideriydi. Atatürk, dünyada beden eğitimini ülkesinde mecburi kılan ilk devlet adamıdır. Atatürk'ün "Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur." sözü de spora verdiği önemi anlatır.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün spora olan ilgisi çocukluk yıllarında başlamıştı. Yüzme, ata binme, güreş her zaman ilgi alanlarından oldu. Ancak bunların arasından Atatürk'ün en sevdiği spor dalı ise kuşkusuz güreşti. Güreş maçı yapan insanları görünce bir kenara geçip izler, maçın ardından sporcuları yanına davet eder ve onlarla sohbet ederdi.
Atatürk'ün güreşe olan ilgisinin çocukluk yıllarından başladığı, çocukluk arkadaşı Asaf İlbay'ın şu sözlerinden de anlaşılmaktadır: "Çocukluk yıllarında da şık ve temiz giyinmeyi severdi. Kuvvetli ve cesaretli insanlara hayranlık duyardı. Güreşe bayılır, mahalle çocuklarını sık sık güreştirir, seyrine doyamazdı.''
1915
1915 yılında Osmanlı Genç Cemiyetleri Başmüfettişi görevine getirilen Mustafa Kemal, bu görevdeki ilk yetkisini köylerdeki gençler için kullandı. Köydeki gençlerinde spor yapabilmesi için ilk çalışmaları yaptı ancak hayata geçirilemedi. Bu ve benzeri projelerini 1923 yılında çıkardığı Köy Kanunu ile hayata geçirdi. Köylere tesis yapmaya ülkenin maddi gücü yetmese de güreşlerin yapılmasını zorunlu kıldı. Atatürk ayrıca 1915 yılında, Osmanlı Genç Dernekleri Genel Müfettişliği'ne atandıktan sonra hükümete, okullardaki cimnastik ders saatlerinin arttırılmasını teklif ettiği bir rapor sunmuştur.
1920
18 Temmuz 1920 günü ise Atatürk'ün emri ile Muhafız Takımı kurulmuştur. Türkiye'nin ilk spor teşkilatı olan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı, 1922'de İstanbul'da kurulmuştur.
Her alanda olduğu gibi sporda da başarılı bir Türkiye görmek isteyen Atatürk, bize sporda başarılı olmanın temelinde yatanları şu sözüyle anlatmıştır: "Sporda başarılı olmak için bütün milletçe sporun niteliği ve değerini anlamış olmak, ona kalpten sevgiyle bağlı olmak ve onu vatani görev saymak gerekir."
1924
1924 yılında Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk spor kongresini toplamıştır. 1938 yılına kadar devam edecek olan bu kongrede, Türk spor kültürünün nasıl geliştirebileceği üzerine kafa yorulmuş ve çeşitli projeler üretilmiştir.
"Bütün millet ve memleket evlatlarını sportmen yapabilmek için sarf edilen çalışmanın ehemmiyet ve kutsiyeti aynıdır." diyerek spor kültürünün gelişmişliğinin her memleket için büyük önem taşıdığını vurgulamıştır.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye, katıldığı Olimpiyatlarda devlet statüsünde değer görmüyor sadece sporcular kişisel olarak değerlendiriliyordu. 1920 yılındaki olimpiyatlara katılan Türkiye, savaş suçlusu olarak gösterilip Olimpiyat süresince boykot edildi. Ancak Ulu Önder’in uzun süren çalışmalarının ardından Türkiye, 1924 Paris Olimpiyatları'na devlet statüsünde ilk kez katıldı. Oysa Birinci Dünya Savaşı’nı kaybeden ülkeler, kendilerine sunulan her dayatmayı kabul etmiş ancak ülkemiz Ulu Önder’in üstün çabalarıyla bu dayatmalara şart koştu ve önerilerde bulundu. Bunun sonucunda Lozan’da bu şartları ve önerileri kabul edilen tek ülke Türkiye oldu.
1925
Mustafa Kemal 1925'te tüm zorluklara rağmen Ankara Hipodromu'nu inşa ettirerek At ve At Yarışı Islah Encümeni'ni kurmuştur.
O yıl spor faaliyetlerini sürekli takip eden Atatürk, İngiliz Donanması ile oynanacak maç öncesi Altay Kulübü’nü ziyaret etti. Özellikle izlediği bu maçı Altay’ın 1-0 yenmesiyle büyük bir sevinç ve gurur duymuştu. Soyadı kanunu çıktıktan sonra bu maçı birlikte izlediği Fahrettin Paşa'ya Altay soyadını verdi.
"Cumhuriyet fikren, ilmen ve bedenen kuvvetli ve yüksek seviyeli muhafızlar ister." ve "Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim." derken bizlere donanımlı birer sporcu olmamızı öğütlemiştir.
1926
Ulu Önder sporda sadece erkekleri değil kadınları da görmek istiyordu. Bunun üzerine 1926 yılında Ömer Besim Koşalay ile birlikte çalışmalar yaparak ilk kadın atletler faaliyetlere başladı. Bu süreçte Nermin Tahsin, Emine Abdullah, Mübeccel Hüsamettin gösterdikleri başarılarla ilk Türk kadın sporcular oldular.
1927
1927' de en büyük spor dallarında biri olan at yarışlarında Gazi Koşusu'nu başlatmıştır.
1928
Türk futbolu için 1928 yılında, Gençler Ligi'ni oluşturmuştur. Ancak bu lig Ata’nın ölümü ile birlikte son bulsa da o ligin en yetenekli oyuncusu olan Leblebi Mehmet’i ortaya çıkardı. Leblebi Mehmet, ligdeki başarılarıyla tüm dünyanın ilgisini çekmiş ve Olimpiyatlara katılarak futbol oynamış. Böylece bu alanda ilk ve tek Türk futbolcu olma unvanını eline aldı.
1930
At yarışları üzerine büyük çalışmalar yapan Atatürk, 1930'da Türkiye Binicilik Federasyonu'nu kurdurmuştur.
1935
Türk Havacılık sporuna oldukça önem veren Atatürk, bu alanda çok önemli gelişmelerin yaşanmasını sağlayacak olan Türk Kuşu'nu kurdu.
Beşiktaş Kulübü Başkanı Ahmet Fetgeri' nin Atatürk’ e 19 Mayıs'ın Gençlik ve Spor Bayramı olarak her yıl kutlanma önerisinde bulundu. Bu öneriyi Ulu Önder duyar duymaz kabul ederek Fetgeri’ ye teşekkür etti.
1936
Atatürk, Fenerbahçe Kulübü'nün Kalamış Koyu'na bakan kısmına spor tesisi dışında hiçbir tesis yapılmamasını emretmiş ve günümüzde Fenerbahçe ve Galatasaray'ın bugün o bölgede sahip olduğu tesisler, Atatürk'ün vasiyeti sonucu oluşmuştur.
1938
1938 yılında binicilikte Mussolini Kupası'nı kazanan ekipte dört Türk sporcu yer alıyordu. Bu başarının ardından bu dört sporcu Atatürk'ün süvarileri olarak tarihe geçti.
Millî Mücadele'ye başlamak, Misakı Millî’yi ilan etmek ve Kuvayı Milliye’yi kurmak amacıyla Samsun’da Anadolu topraklarına ayak bastığı 19 Mayıs 1919 gününün de TBMM’nin 20 Haziran 1938 tarihinde 3466 sayılı kararı ile “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kabul edilmesini sağlamıştır. Her alanda olduğu gibi sporda da bilimin ışığından ayrılmamayı tavsiye eden Atatürk'ün, Türk sporuna olan desteği ve katkısı, sporun bütün yurtta yaygınlaştırılması ve örgütlenmesi yolunda olmuştur.
Atatürk’ün direktifleriyle hazırlanan ve bugün de Türk Spor Örgütü’nün temelini oluşturan 3530 sayılı “Beden Terbiyesi Kanunu” 29 Haziran 1938 günü kabul edilmiştir. Ata’nın hastalığı yüzünden, TBMM’nin 1 Kasım 1938’deki açılışında Başbakan Celal Bayar tarafından okunan nutkunda spor için söylediği son sözleri şöyledir: “Her türden spor etkinliklerini, Türk gençliğinin ulusal eğitiminin ana unsurlarından saymak gerekir. Bu işte hükümetin şimdiye kadar olduğundan çok daha ciddî ve dikkatli davranması, Türk gençliğinin spor bakımından da ulusal heyecan içinde özenle yetiştirilmesi önemli tutulmalıdır.”
Son olarak sözlerimi bitirirken; Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, sporun her dalı ile uğraşılması ve başarılı olunmasını Türk milletine tavsiye etmiştir. Atatürk, genç kuşağın bilimin ışığında ruhen, ahlâken, zihnen ve bedenen çok iyi yetiştirilmesi gerektiğine inanmış, spor faaliyetlerine ve sporculara büyük önem vermiş bir liderdi.
Bir gün değil ∞; her gün saygı, minnet ve sonsuz şükranla