Atatürk Cumhuriyetin 10.yılında yaptığı konusmasında Türk milletini ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetini medeni dünyanın ,insanlık aleminin saygın bir üyesi kılma yolundaki çabaları vurgulamıştı.Şöyleydi ifadesi ;
‘’Yurdumuzu ,dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız.Milletimizi en geniş ,refah ,vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız.Milli kültürümüzü ,muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.Bunun için ,bizce zaman ölçüsü ,geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil ,asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir.Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız.Daha az zamanda daha büyük işler başaracağız.Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur ‘’
Geleneksel değerlerin Ortaçağ düzeninin egemen olduğu bir toplumu dönüştürüp ,20.yüzyıla modern aleme taşımak ve ona insanlık aleminin saygın bir üyesi haline getirmek için toplumu motive etmek ,oan özgüven aşılamak gerekiyordu .Üstelik bu bir miktar hamaset içerse de , yayımacı ve ırkçı değildi ,hümanistti ve barışçıydı ;diğer milletlere asla düşman değildi ve medeni dünyanın saygın ve onurlu bir üyesi olmaktan ve o dünyaya katkı koymaktan başka bir amacıda yoktu.Yaşanan en büyük değişim herşeyden önce dinsel kimlikten ulusal kimliğe, ümmetten millete geçişti .Bu geçiş esanasında da köklü bir tarih vurgusuyla beraber ,toplumsal motivasyon ve dinamizm aşılanmaktaydı .Bu anda yine sözü Atatürk ‘ e bırakmak isterim ki ‘’ Çünkü Türk milletinin karakteri yüksektir;Türk milleti çalışkandır ;Türk milleti zekidir .Çünkü, Türk milleti milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.Ve çünkü,Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale ,müspet ilimdir.Şunuda ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki ,yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihi bir vasfıda ,güzel sanatları sevmek ,ve onda yükselmektir.Bunun içindir ki ;milletimizin yüksek karakterini ,yorulmaz çalışkanlığını fıtri zekasını ,ilme bağlılığını ,güzel sanatlara sevgisini ve milli birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür.Türk milletine çok yakışan bu ülkü ,onu ,bütün beşeriyette ,hakiki huzurun temini yolunda ,kendine düşen medeni vazifeyi yapmakta muvaffak kılacaktır.’’
Otoriter ve totaliter rejimlerin yükseldiği bir dünya da Atatürk ;barışı ,refahı ,kalkınmayı ,ve insanlık aleminin saygın bir üyesi olma ütopyasını ,medenileşme hayalini ,millete duyulan güvenle ve köklü tarihe atıf yapmakla mümkün kılmayı hedeflemişti .
Kasım ayında kendisini sonsuz saygı ve minnetle anarken ,bize bıraktığı her şeyi düşünerek anmanın yanında ,yaşatma mücadelesine gitmeliyiz ve bence her gün şu soruyu sormalıyız ?
Bana emanet ettiği bu vatan için ne yaptım ? İlke ve inkilaplarını ne kadar canlı tutabiliyorum ?Otoriteye ne kadar baş kaldırıyorum ? Zihnime her gün ona ait bir sözü ne kadar duyurabiliyorum ?Evimizde fotoğraf köşemizin en başına onu fotoğrafını koyup kahvemi karşılıklı içiyormuyum ?Dertleşiyormuyum ?Mücadelesini mücadelem yapabiliyormuyum ? Bunların cevabı ne ise o kadar seni o kadar anabilirim ….
Ben kahvemi yaptım dertleşmeye gidiyorum dostlar , sizde bu satırları okuduktan sonra birkahve yapar ve dertleşirsiniz …
Özlem ve Minnetle …