Yeni bir yılın sayfalarını açıp, yeni başlangıçlar yazmamıza sayılı günler kaldı. Akrep ve yelkovanın hızına yetişemiyoruz. O zaman gücümüz dahilinde biz hızlanıp hayatı yakalayacağız. Yine yeni bir sene kapıya dayandı.
Geride bıraktığımız her yıl acısıyla, tatlısıyla bir dönemi kapatmak demektir. İçinde barındırdığı duygu ve yaşanmışlıklarıyla bazı şeyleri geride bırakmak beni hep hüzünlendirmiştir. Çünkü her ne yaşarsak yaşayalım içinde "biz" varız.
Tercihlerimiz, hatalarımız, kararlarımız, kahkahalarımız, gözyaşlarımız... Hepsi hayat defterimizde sonsuza kadar kalacak olan anılarımız, bizi biz yapan duygularımız...
Hayatın dönemeçlerinde bazen hiç de arzu etmeyeceğimiz durumlar yaşayabiliriz. Böyle zamanlarda saatler, günler hızla aksın isteriz. Zaman geçsin ve o "an"ın içinden kurtulabilelim diye bazen dakikaları bile sayarız. Hep şuna inanırım. Her yeni gün mucizeleri beraberinde getirir. Halide Edip Adıvar'ın dediği gibi "Gece en karanlık ve ebedi göründüğü zaman gün ışığı en yakındır. Her gecenin bir sabahı vardır."
Dolayısıyla hiçbir acı, üzüntü sonsuz değildir. Önemli olan sonrasında bizlerin farkındalığıdır.
İşte bu anlamda 2020, devamında 2021 yılı da insanlık olarak ağır bir sınavdan geçtiğimiz, belki de bir an önce bitsin dediğimiz seneler oldu. Esasında cinayetler, istismarlar, kötülükler, felaketler hep vardı. Ama beklenmedik anda tanıştığımız küçük bir virüs çerçevesinde belki tüm kötülükleri daha net görmeye başladık.
Hayatta hiçbir şeyin garanti olmadığını daha iyi kavradık. Çocuklarımıza, eşimize, anne babamıza bile aylarca (ki halen öyle) sarılamadık, görüşemedik. Ev yasakları yaşadık, kapımızın önündeki arabalarımıza binemedik. Maddiyatın, malın-mülkün huzur vermediğini deneyimledik. Özgürlüğün her şey olduğunu gördük. "Yeter ki sağlık olsun, gerisi teferruat" sözünü lafta değil gerçekte yaşadık ve benimsedik. Kısacası yaşam şekillerimizi değiştirdik. Bu illet hastalığa yakalanan birçok insanımızı maalesef kaybettik. Ancak her şeye rağmen devam ediyoruz. "Şu an" da ciğerlerimize nefes çekebiliyorsak mottomuz güzellikler olmalı. Şimdiden sonra yürüyeceğimiz yollarda daha arınmış ve daha mutlu adımlar atmalıyız. Farkındalığımızı arttırabildiysek, bireysel olarak kendimizi sorgulayabildiysek, tecrübe edinip ders alabildiysek ne mutlu bize!
Bir yılı daha uğurlamaya hazırlanırken kendi adıma 365 günde cebime neler koyduğumu düşünüyorum...
İlk önce kendimi sevmemin, ilk sıraya hislerimi koymanın bencillik olmadığı gerçeği cebime attığım farkındalığım. Ancak kendi insanlığımın, önceliğimin bilinci kadar herkesin de insan olduğunu unutmamak da pusulam olarak cebimde...
İnsanın insansız yapamayacağı gerçeğini de ekledim. Zira doğru ve güzel olan tüm paylaşımlar, değerler bir arada yaşanırsa güzel. Koronanın izole geçen günlerinde birlik ve beraberliğin ortaya çıkardığı gücün farkına vardım.
Şimdi yeni ümitlerle kollarımızı açtık 2022'ye. Yıllara, belki de hayata çok anlam yüklememek gerekir. Kötü olan aslında hayat değildir. Hayat olduğu gibi gelir. Aslolan bizim ona nasıl baktığımızdır. Zaten hayatı yaşanılır kılan da beklenmedik sürprizleri değil midir?
2021 öğreten bir yıldı, bize çok şey kattı dedik. Artık öğrendiklerimizi uygulama sırası bizde. 2022'in öğretmeni biz olmalıyız...
Bu yıl da belki her şey mükemmel olmayacak, sihirli bir değnek değmeyecek. İşte tam da bu noktada o sihri biz bulacağız.
İnsan gibi insan olarak, her canlıyı severek, kötülüklere karşı dik durarak, iyilikleri takdir etmeyi ve alkışlamayı bilerek, kenetlenerek bir sihir yaratacağız.
Haydi; hayırla, sağlıkla, güzelliklerle gel yeni yıl biz hazırız!