Mekanlarda
ahşap kullanımı
Kadim ahşap işlemesinin ve teknolojisinin günümüzde geldiği nokta, -her ne kadar “hand made”in önemini etkilese de- ahşabın mobilya ile başlayıp zemin kaplaması ve outdoor mobilyalarla devam eden kurgusu içinde önemli bir konumdadır.
Herhangi bir mekân kurgusu içinde ahşabın en natür haliyle uygulanması, öncelikle görsel anlamda denge sağlar. Ancak daha da önemlisi, sağlıklı bir altyapı ve doğa-insan ilişkisinin tasarıma minimum oranda maksimum yelpazede sirayet etmesini sağlar. Peki hangi ahşap tipleri, hangi noktalarda ve hangi amaçlarla mekânlarla bütünlük sağlar?
Gerek yaşadığımız konutlar, gerekse çalıştığımız ofislerin vazgeçilmezi ahşabın zemin döşemesi ve her tip mobilya için alternatiflerini şöyle sıralayabiliriz.
- Meşe-Akçaağaç
- Kayın (Gürgen)-Ceviz
- Maun-Kestane
- Sedir-İroko
- Teak-Merbau
Bu alternatiflerin dışında ahşap konusunda belirgin bir ürün gamı da söz konusudur. İşte Türkiye’de talep gören birkaç ahşap cinsi...
MEŞE: Her ne kadar Avrupa menşeli bir ağaç tipi olsa da mobilya ve zemin kaplama çözümlerinde öncelikli tercihtir. Sert ya da yumuşak olması, yetiştiği toprağın niteliğiyle alakalıdır. Basematlarının (halka görünümünün) freze (düz) ya da hareli (dağınık) olması, kullanım olasılığını arttırır. Renklendirme ve cila işlemlerine olumlu karşılık verir.
AKÇAAĞAÇ: Seyrek desen yapısına sahip olmasından dolayı Avrupa ve Kanada tipi daha renklidir. Az ve belirgin Basematlı (damarlı), oldukça yumuşak bir ağaç olması nedeniyle sirkülasyonu yoğun olan yerlerde kullanımı yoktur.
KAYIN (Gürgen): Gerek bizim coğrafyamız, gerekse Avrupa’da oldukça yaygın kullanılır. Sertliği ve dayanıklılığı tercih sebebidir. Her tür mobilya ve zemin uygulamasında kullanılmasıyla bilinir. Sık gözenekli ve elyaflıdır. Cila ve renk konusunda ise her zaman istenen sonucu veremeyebilir.
CEVİZ: Ahşapta, klasik ve aristokrasinin karşılığıdır. Sert (hatta orta sert diyebileceğimiz) renk skalasında koyu ve benzeş ton hâkimiyetinin olması, renk ve cila için alternatif çalışma yapmayı gerektirmez. Sıkı elyaflı, sık gözenekli ve sert bir yapıda olup her tür mobilyanın vazgeçilmezidir.
KESTANE: En uzun ömürlü ağaç cinslerinin başında gelir. Özellikleri itibariyle özel tasarımların olmazsa olmazlarındandır. Indoor ve outdoor uygulamalarda rahatlıkla uygulanabilir. İşlenebilmesi, her ne kadar uzun ve zor bir süreç istese de sonuçları olağanüstüdür. İnşaat ve mobilyaların en eski kullanımlı materyalidir.
WENGE: Afrika orijinli ekvatoral bölge ağacıdır. Sertliğinden dolayı sirkülasyonun yoğun olduğu noktalarda tartışmasız kullanılabilir. Koyu ya da çikolata rengine yakın olmasından dolayı cila ve parke uygulaması sınırlıdır.
TEAK: Ekvatoral kuşağın en belirgin ağacı olarak değerlendirilebilir. Plantasyon (yetiştirme) ya da natürel olarak ayrılsa da orijini ve özelliklerinden dolayı rutubete maksimum seviyede dayanıklıdır. Kendi bünyesinde yağ içermesi, bahçe ve ıslak hacim mobilyalarında en önemli tercih sebebidir.
BAMBU: Bir ağaç değil, daha çok bitki statüsünde değerlendirebileceğimiz bir ahşap alternatifidir. Mobilya kaplaması ve zemin döşemesi için idealdir.
Yukarıda saydığımız tüm ağaç tipleri, mekân tasarımında iç ve dış kullanım alternatifleri için en önemli unsurlardır. Ahşap kullanımının değeri, gerek günümüz işleme teknolojisinin rahat imkânları, gerekse interier çözümlemelerinin neredeyse yüzde 60’lık bir kısmının asıl karşılığı olmasıyla artmıştır. Ancak bir konuya özellikle dikkat çekmek gerekmektedir. Dünyadaki ahşap kullanımı, alternatif kulanım teknikleri ile minimize edilmelidir. Ahşabın günümüzde her yüzeye dahil edilebilmesi, biz tasarımcıların ağaç sarfiyatını minimize etme olasılığını sunmuştur.
Ceviz ağacı,
klasik ve aristokrasinin karşılığıdır...