Sabahtı, Sabah sabah Rodrigo’nun Gitar Konçertosu çalıyordu nostaljik radyosunda. Kelimeler tuz içinde, Demirden leblebi sözler, Cümleler zehir, Düşler ayazda kalmış kedi.
Adı Zeynep, İğde kokulu bir sabaha uyanmayalı asırlar olmuştu neredeyse, Ve kızılırmağın çağıl çağıl akan sularında yunmayalı.
O, Köpük köpük suların sahillerini örselediği, Kendi okyanusunda ıssız bir ada gibiydi, Acılar dalbudak sarmış yüreğinde, Kara yeli taşırdı gözlerindeki ışık. Ve tek bir Albatros yaşardı içindeki Akabelerinde, Ve kırılgan bir gençliğin yansımasıydı ortanca yaşlara, Bütün bunlar. Ve bir bozlağın nefesinde keder olup, ses olup yayılırdı bozkırlara.
Zeynep’in, Yalnız kaldığı zamanlarda, Uzar yolları, uzar ve başlar göçü taa çocukluğuna kadar. Ve masmavi, musmutlu bir atlas gibi sarar bedenini, Bir uçurtmanın, mavi bir uçurtmanın kuyruğunda yükselir âsumana. Ve yaslar sesini ağabeylerinin ışıl ışıl sevgi, merhamet saçan gözlerine. Bir yer sofrasında bulurdu adı konulmamış sıcak sevginin derinliğini.
Büyüdükçe çekip aldılar mavi düşlerini süsleyen gülüşlerini yüzünden.
Onun şimdi aydınlık, güneşli çocukluk yıllarından Siyah beyaz fotoğrafa dönüştü ürkek hayatı, Ve akıp gitti bir kentin varoş sokaklarında zaman gibi. Ve sustu hayalleri karanlığa teslim olmuş diğer kadınlar gibi.
Zeynep, Gündelikçi olarak temizliğe giderdi evlere.
Oysa ne çok güzeldi, Kendi hayatının Anka’sıydı. Yüzünden gün boyu şiirlere konu olacak tebessümler dökülürdü, Ve en güzel şarkıların nağmeleri eksik olmazdı dilinde: Çünkü âşıktı, Sevgisi de, aşkı da çocuksuydu: masumdu, saf ve tertemizdi kendi gibi… Ve daha çocuktu bir yabancı eklendiğinde hayatına.
Zeynep evden koptuktan sonra, Anne teninden esintiler alırdı esen rüzgârlardan, Hasret dörtnalaydı, Sık sık gömerdi yüzünü avuçlarının sızlayan nasırlarına. Ve ağlardı için için gözyaşlarını içine akıtarak.
Ve Zeynep, En sonunda bir aynaya, Bir kendi hayatına dokundu, Ve dökülüverdi hayatın ezdiği sesinde, Dökülüverdi.
Adı Zeynep, İğde kokulu bir sabaha uyanmayalı asırlar olmuştu neredeyse, Ve kızılırmağın çağıl çağıl akan sularında yunmayalı.
Gece yalnızlıklarım... 01:16 / Ankara”